Ünlü iş insanı Murat Ülker, üzerindeki iş yükünün bir ölçüde hafiflemesi sayesinde kazandığı zamanı, bu son bayram tatilinde büyük ölçüde plastik sanatlara ayırdı.
Bundan bir süre önce Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanlığını Ali Ülker’e devreden Murat Ülker, uzun bir süreden beri plastik sanatlara yakın ilgi gösteriyor, koleksiyoncu olarak önemli eserleri satın alıyor.
Bu yıl Bodrum, sadece bir yeme içme ve eğlence tatil merkezi olarak değil, çok sayıda sanat galerisinin Bodrum’da yeni mekanlar açmasıyla bir “plastik sanatlar merkezi” olarak da anılır oldu.
İşte Murat Ülker, son bayram tatilini Bodrum’da geçirdi ve deyim yerindeyse tatil yapmadı, acar bir gazeteci gibi sergi sergi gezip Bodrum’un bu yeni sanat hayatını gündeme getirdi. Bunu da 86 bine yakın takipçisinin olduğu Instagram hesabı üzerinden yaptı.
Biz de, HaftalıkGazete olarak Murat Ülker’in Instagram hesabında yaptığı bu “sanat gazeteciliği”ni sizlere aktarmak istedik. İşte Murat Ülker’in gün be gün Bodrum’da gezdiği sergiler ve izlenimleri…
18 Temmuz
Murat Plevneli Galerisi, @pilevneligallery mütevazi bir kolaylık sunuyor Bodrum gezginlerine …
19 Temmuz
Akaretler Art Weeks oluşumunu başlatan değerli güncel sanat galericilerimizden Sabiha Kurtulmuş hanım, UBS ve Bilgili Holding desteğini de alarak sanat ortamımızı zenginleştirmeye devam ediyor. Ülkemizin kültür sanat sahnesine uluslararası ölçekte önemli katkılar sunan Sabiha Hanımı geçen gün Bodrum Bodrum evlerinde ziyaret ettim. Tilkicik koyunun güzel manzarasını hem kendi temsil ettiği hem de Yeşim Turanlı’nın kurucusu olduğu Pi Art Works’ün temsil ettiği sanatçılarla buluşturmuş. Sanat sever gezginler için bir fırsat mutlak gidilmeli…
Yerli sanat ve yerli galerilerimizi desteklemenin aslında evrensellik ilkesinin bir parçası olduğunu düşünüyorum. Eğer bastığımız topraktan çıkan fikir ve sanat eserlerini desteklemek ve evrenselleştirmekse amaç tüm faaliyetlerini buna adamış kurumlardan başlamak gerekir. Kimliğini bünyesindeki sanatçıları sunmak, tanıtmak ve beraberce kazanarak var etmek üzerinden tanımlayan yerel galericiler hem tarih yazmakta, hem de tarihe tanıklık etmemize vesile olmaktadırlar. Bana kalırsa otantik ve yerel olan evrenseldir.
@minesanat ve Mine sanattan kıymetli Nur Bey’e çok teşekkürler.
20 Temmuz
Bu yaz Bodrum sanat açısından oldukça hareketli ve zengin. Kaplankaya’da uluslararası bir sergi sunmak üzere iki önemli galeri Pilevneli ve KÖNİG güçlerini birleştirince gidip görmek de hoş oldu.
Eserler arasında zekice kurulmuş bağlantılarla ambiyansı da hesaba katarak hazırlanmış sergi gezerken sizinle diyalog kuruyor gibi geliyor. Kaplankaya Clubhouse ruhsal ve fiziksel iyileşmeyi bütünsel olarak ele almak üzere hazırlanmış bir yer. O atmosferde, sanatın şifalı yönünü deneyimlemek, hoş oluyor.
Sanat ve sanatçıları yerel düzeyde uluslararası bir kitleye yakınlaştırma hedefine sahip bu mekanı ve sanat işbirliğini ziyaret etmenizi öneririm.
Bu global yansımaları da olan iş birliğinin mimarlarından @muratpilevneli ‘yi tebrik ederim.
21 Temmuz
Bir gastronomi projesi olan @Ritmozeytino ile @Dirimart’ın ilgi çekici iş birliklerini deneyimledim. Zeytin ağaçlarının arasında huzurlu bir ortamda birbirinden leziz yemeklerle dolu menüyü tattığım akşamda Sarkis’in ilk kez bu mekanda sergilediği “6 Altın Çizimli Vitray” başlıklı sergisini de gezdim. Sanatçının Ayasofya’da çektiği fotoğrafları parçalara ayırıp, altın varak kullanarak birleştirip onarması sonucu ortaya çıkan vitraylar, şehrin hafızasını, yapıların kişide bıraktığı izleri hatırlatıyor. İstanbul’u yaptığı sergi ve yerleştirmelerle uluslararası temsile açan dünyaca ünlü sanatçımız Sarkis’in yeni işlerini bu mekanda görmek hoştu bence. Ufak bir mekanda güzel bir sergileme ile etkileyici bir sunumdu.
Hazer Bey’e misafirperverliği ve bu keyifli akşam için teşekkürler. @hazerozil
Bunun yanı sıra @midnightistanbul ‘un bünyesindeki sanatçılardan Batnaz’lı (Patmos) seramik sanatçısı Maria Koubourli’nin (@palomanegrasculptures) seramik işleri de oldukça hoştu.
22 Temmuz
Ne kadar hoş, Bodrum ziyaretçileri bu sene doğaya, güneşe, denize, güzel yemeklere olduğu kadar sanata da doyuyor. Tabanlıoğlu Mimarlık (@tabanliogluarchitects) tarafindan AKFEN İnşaat (@akfenholdingas) için tasarlanan Bodrum Loft’ta çam ağaçlarının arasına Türkiye’nin ilk açık hava heykel parkı olan @Bodrumloftart ve @SevilDolmaciArtGallery tarafından düzenlenen Loft Art Sculptville sergisinde 11 sanatçının birbirinden çarpıcı enstalasyon, heykel ve neon işlerinden oluşan 21 farklı eseri yaşam alanına karışmış.
Gördüğüm her eser mekana özgü yerleştirmesiyle sanatsever ve doğa ile diyalog halinde. Heykellerin ve enstalasyonların mekan ile kurduğu ilişkiye dair güzel bir tanıklık olanağı sağlanmış. Sergideki dijital dokunuş QR kod ile rotayı kendinizin belirleyebilir oluşu da bir başka inovatif yaklaşımdı. Sanatçıları @Sevildolmaciartconsultancy ve ekibini kutluyorum.
23 Temmuz
“I Am Not Afraid of Art” (Sanattan korkmuyorum) @BedriBaykam‘ın yeni sergisi @FlammBodrum’da.
#PabloPicasso da sık sık tekrarlamayı severmiş bu cümleyi. Bedri Baykam’ın deneysellikten korkmayışı beni hep etkilemiştir, bu serginin adını da o yüzden çok yakıştırdım.
Baykam’ın değişik dönemlerinden eserleri yer alıyor sergide; son serisinden tuvaller, Bodrum’da son iki yılda yaptığı kâğıt çalışmalar ve 4D gibi çeşitli tekniklerden işleri ile birlikte 2019 yılında lansmanını düzenlediği Sanat Tarihi Haritası’nın versiyonlarına yer vermiş.
Günün ilhamı Baykam’dan gelsin madem “Sanatın benim gözümde en büyük tehlikesi sanatın sanatçıyı esir alıp başarılı bir anının sonsuza dek neredeyse piyasa tarafından tekrarlanmasını istemesi. Hep bundan uzak durdum. Bu yüzden o farklı sergileri birbirlerini tamamlayan veya bir soyağacı ilişkisinde birbiriyle geçişkenlikleri olan, birbiriyle flört eden, değişik dönemlerim ve serilerim var.” diyor.
Daha fazla ilham için 10 Ağustosa kadar sergiyi ziyaret edebilirsiniz.
Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden günümüze uzanan çini sanatının çağımızdaki temsilcilerinden Fahri Çetinkaya’yı Yalıkavak Marina’daki yerinde ziyaret ettim. Daha önce de Amanruya Oteli’nde eserlerini görüp beğenmiştim.
@Fahricetinkaya Bey’in eserlerinde birbirinden ünlü figürler çinide hayat buluyor. Neler yok ki; Piri Reis’in dünya haritası, muhtelif minyatür sanatçılarının eserleri, Osmanlı motifleriyle Orhun Yazıtları ve Sultan 2. Abdülhamid döneminde yapılan ve eski İstanbul’un iki yakasını bir araya getiren köprü, tüp geçit, teleferiğin yanı sıra Miniatürk, Gezi Parkı gibi şehir imar projeleri çinilere işlenmiş…
Çinide “elmas tekniği” adını verdiği yöntemi, eserlerin sırlanmasında yine kendi geliştirdiği “kristal mat sırça” tekniğini kullanıyormuş.
Tarihimizin ve memleketimizin birbirinden güzel yerel değerlerini sanatla birleştirdiği gibi, asırlardır süregelen bu sanatın korunmasına ve hatta geliştirilmesine katkılarından ötürü sanıyorum hepimiz kendisine bir teşekkür borçluyuz.