Kariyerimin büyük bir kısmını Dışişleri Bakanlığı, OECD, British Gas, Invensys, Asya Kalkınma Bankası gibi küresel ölçekte etkili kurumlarda geçirdim.
İşe girme müzakerelerinde maaştan önce ünvanı öne çıkardığımı hatırlıyorum. Çünkü dışarıdaki muhataplarınız sizi unvanınıza bakarak konumlandırıyor, ciddiye alıyor ya da almıyor. Hele çok sık ziyaret ettiğim Çin’de, kiminle konuşacağınız kesinlikle unvanınıza göre belirlendiğini yaşadıktan sonra.
Bu süreçte insanların sizi yalnızca isminizle ve kişiliğinizle değil, taşıdığınız ünvanla değerlendirdiğini gördüm. Masaya oturduğunuzda, kartvizitinizde yazan unvan, maaşınızdan çok daha fazla sözünüzün ağırlığını belirliyordu. Yönetici seviyelerinde olmanın, karar alma süreçlerine katılmanın ve etki gücüne sahip olmanın iş dünyasında ne kadar kritik olduğunu fark ettim.
Ancak kariyer yolculuğumda belirli bir noktaya ulaştıktan sonra, unvanın benim için eskisi kadar önemli olmadığını anladım.
Öncelikler değişiyor, bakış açısı zamanla dönüşüyor. Bugün, hayatımda çok daha değerli gördüğüm başka şeyler var:
•Ailemle geçirdiğim kaliteli zaman,
•Dostlarımla yapılan anlamlı sohbetler,
•Seyahatlerimin getirdiği yeni perspektifler,
•Gastronomi tutkum ve keşfetmekten keyif aldığım lezzetler,
•Hobi olarak gördüğüm ama ruhumu besleyen uğraşlar…
Peki, Unvan Neden Bu Kadar Önemseniyor?
Statü ve Prestij: Unvan, kişinin iş yerindeki konumunu ve toplumdaki yerini belirleyen en önemli göstergelerden biridir. İnsanlar, çevrelerine statülerini anlatırken maaşlarını değil, unvanlarını söylerler. Yüksek bir unvan, kişinin saygınlığını artırır ve sosyal çevresinde daha güçlü bir algı oluşturur.
Güç ve Yetki: Unvan, sadece bir etiket değil, aynı zamanda yetki ve sorumluluk anlamına gelir. Yönetici pozisyonları, karar alma mekanizmalarında daha fazla söz sahibi olmayı sağlar ve iş hayatında etki gücünü artırır. İnsanlar maaşlarından ziyade, karar mekanizmalarına dahil olmayı ve güç sahibi olmayı daha değerli görebilirler.
Kariyer Yolculuğu ve Gelecek Fırsatlar: Maaş bir anlık kazançken, unvan uzun vadeli kariyer fırsatlarını belirleyen kritik bir unsurdur. Yüksek bir unvan, gelecekte daha iyi iş teklifleri almayı kolaylaştırabilir, özgeçmişte güçlü bir etki yaratır ve iş dünyasında kapıları açar.
Sosyal ve Psikolojik Tatmin: İnsanlar genellikle kendilerini daha önemli ve değerli hissetmek isterler. Unvan, bireyin iş yerindeki ve toplumdaki yerini belirlediği için, psikolojik tatmin açısından büyük bir rol oynar. “Müdür” veya “Başkan” gibi unvanlar, kişiye kendini daha güçlü hissettirebilir.
Algılanan Başarı ve Güven: Birçok insan için unvan, başarının bir göstergesidir. Yüksek bir unvan, kişinin yetenekli, bilgili ve deneyimli olduğuna dair bir mesaj verir. Çevresindeki insanlar da bu kişiye daha fazla güven duyar ve ona danışmak ister.
Uzun Vadeli Finansal Kazanç: Bazı durumlarda, yüksek unvan sahibi olmak kısa vadede maaştan daha az önemli olabilir, ancak uzun vadede daha büyük maaş artışlarına ve bonuslara yol açabilir. Yönetici seviyelerine yükselen kişilerin zaman içinde daha fazla kazandığı sıkça görülür.
Belirli Bir Noktadan Sonra Bakış Açısı Değişiyor
Önceleri, başarıyı bir sonraki terfiye ulaşmak, daha fazla yetki almak, daha büyük bir sorumluluğun altına girmek olarak tanımlıyordum. Ama zamanla, hayatın anlamının yalnızca iş dünyasında yükselmekle sınırlı olmadığını fark ettim.
Gençken unvan, makam, kariyer basamakları doğal olarak öncelikli oluyor. Ve doğru. İnsan kendini kanıtlamak, bir yere gelmek, etki sahibi olmak istiyor.
Fakat 50’li yaşlardan sonra hayatın başka bir evresine giriliyor. Artık sadece daha fazla güç, para ya da prestij peşinde koşmak değil, insan olmak, kendine zaman ayırmak, hayatın tadını çıkarmak daha kıymetli hale geliyor.
Siyasette, iş dünyasında, hatta akademide bile birçok insan ömrünü koltuk mücadelesine harcıyor. Ama günün sonunda, en güçlü liderlerin bile bir gün yerini bir başkasına bıraktığını görüyoruz. Gerçek başarı, unvanlardan bağımsız bir şekilde, insan olarak nasıl hatırlanacağımızla ilgili.
Mezarlıklar nice makam ve ünvan sahipleri ile dolup taşıyor.
Belirli bir noktadan sonra şu soruyu sormak gerekiyor: Kendi hayatımı mı yaşıyorum, yoksa bir unvanın gölgesinde mi var olmaya çalışıyorum?
Bu yüzden artık ben de kendime daha fazla vakit yaratmanın, sevdiklerimle daha çok zaman geçirmenin, ruhumu besleyen şeylere yönelmenin çok daha değerli olduğunu düşünüyorum. Çünkü günün sonunda koltuklar, unvanlar, kariyerler gelip geçici; ama hayatı nasıl yaşadığımız ve geride ne bıraktığımız kalıcı.