Ece Gürel mucizevi biçimde bulundu ama maalesef sırlarıyla öldü
07 Mart 2025

Uzun yılların en esrarengiz kaybolma olaylarından biri, mucize kabul edilmesi gereken bir bulunmaya rağmen maalesef can kaybıyla sonuçlandı.

36 yaşında genç bir kadın olan Ece Gürel, 2 Mart Pazar günü İstanbul Gültepe’deki evinden biraz hava almak, biraz ruhunu dinlendirmek için sık sık gezmeye gittiği Belgrad Ormanlarına gitti.

Otobüsten indi, ormana girdi ve yürümeye başladı. Bir yandan cep telefonundan İngiltere’de yaşayan bir arkadaşıyla mesajlaşıyordu. İlk oturmak istediği bölge çok kalabalıktı, kendine başka bir yer aramaya başladı. Az sonra buldu da. Arkadaşına mesaj yazdı buradan.

Biraz sonra bir başka mesaj daha yazdı: “Kayboldum.”

Derken gerçekten kayboldu. Önce anne babası telaşa kapıldı, kızlarının telefonuna ulaşamıyorlardı. Sonra kocası aramaya başladı. Cevap vermeyen telefon bir süre sonra kapalı çıkmaya başladı.

Polise haber verildi. Hemen polis, jandarma, AFAD, UMKE ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu seferber oldu, Ece’yi aramaya başladılar. O gece geç saatlerde Ece’nin telefonu ve bazı eşyası bulundu ama Ece yoktu.

Pazartesi aramalar iyice yoğunlaştı. Bir arama planı yapıldı, aramaya katılan ekipler geniş bölgeyi sektör sektör paylaştı ve bütün orman adım adım aranmaya başladı.

Gece gündüz adım adım tarandı

Normalde böyle arama çalışmalarına gece hava karardıktan sonra ara verilir ama Ece’de öyle olmadı, 24 saat arandı genç kadın.

Ve nihayet 5 Mart’ı 6 Mart’a bağlayan gece yarısından sonra, saat 01.15’te yanlarında bir grup çevik kuvvet polisiyle kendilerine verilen sektörde arama yapan MAG, yani “Mahalle Afet Gönüllüleri” ekibi soluğu durmak üzere, nabzı çok yavaşlamış ve bilinci yarı açık durumda Ece’yi bir bir dere kenarında yatarken buldular.

Genç kadın üç gündür aç ve susuzdu; geceleri orman özellikle soğuk oluyor, sıcaklık o dereceye kadar iniyordu ve bulunduğunda Ece aslında donmak üzereydi, hipoterminin etkisi altındaydı.

Termal battaniye ve montlarla ısıttılar

Onu bulan ekibin lideri Hüseyin Karadayı anlatıyor:

“Bize 5, 6, 7, 8 ve 9. sektör verilmişti. Kalabalık bir ekip gelmiştik. Biz zaten 9. sektörde, en son verilen sektörde bulduk. Eğimli bir araziydi, bulunduğu yerde yere uzanmış vaziyetteydi. Herhangi bir tepkisi yoktu ilk gördüğümüzde. Termal battaniyeye sarıp, üzerine montlarımızı atıp vücut ısısını yükselttik daha sonra kendisine geldi. Bizi duymaya ve sorularımıza cevap vermeye başladı

Vücut ısısı düşüktü, nabız vardı ama yavaştı, normal bir nabız değildi. Biz bunu zaten hipotermi olarak değerlendiriyoruz. Ama vücut ısısını artırdığımızda biraz kendine geldi, bizi izledi, konuşmalarımıza tepki verdi. Biz ilk duyduğumuzda sesi sadece bir inilti şeklindeydi. İlk önce bir ses duyduk ve o sese doğru gittik. Bulunduğumuz yerin hemen yan tarafından çalılık vardı, çalılığın arka tarafındaydı. Bir inilti duyduk ve oraya doğru yaklaştık, orada olduğunu gördük. Herhangi bir tepki yoktu. Battaniye sererek vücut ısısını yükselttik. O şekilde biraz canlandı ama ayaklarını, kollarını kaldıramıyordu. Bize hiçbir şey söylemedi, canı acıyan insanın çıkardığı sesleri çıkardı. Bizimle herhangi bir irtibat kurmadı.”

Kocasına gülümsedi

Karadayı, Gürel’in bulunmasının ardından eşi Sezer Gürel’in kendisine “Acaba hayatını kaybetti de bizden mi saklıyorsunuz?” diye sorduğunu, kendisinin “Hayır, hayatını kaybetmedi.” diye cevap verdiğini, ardından telefonla görüntülü arama yaparak Gürel çiftini konuşturmak istediğini, ancak Ece Gürel’in sadece bir tebessümle baktığını ve ufak bir ses çıkardığını anlattı.

Ece Gürel’i yaklaşık 20-30 dakika ambulansa taşıdıklarını söyleyen Karadayı, “Her zaman bir umut vardır. Kış mevsimi olması, gece havanın -1’e kadar düşmüş olması nedeniyle zamanımızın kalmadığını biliyorduk. O yüzden bir an evvel bulmamız lazım. Gerçekten 4. günde bir kişinin bu şartlarda sağ olarak bulunmasının mucize olduğunu biliyoruz. Bu mucizeyi bizim yakalamış olmamız bizi çok mutlu etti, bütün ekip sevince kapıldı” diye konuştu.

Ama Ece Gürel henüz kurtulmuş değildi. Sedyede yarım saatte ancak ambulansa yetiştirilen genç kadın hızla hastaneye götürüldü ve sabah saatlerinde kalbi durdu. Doktorlar kalp masajıyla onu geri döndürdü. Kendi başına nefes alamıyordu ve kalbi çok zayıftı. O yüzden iç organları da çökmeye başlamıştı.

Doktorlar onu en tübe edip uyuttular ve yoğun bakımda tedavisine başladılar. Ama Ece’nin zayıf düşen kalbi dün gece saatlerinde bir kez daha durdu. Bütün müdahalelere rağmen 36 yaşındaki kadın kurtarılamadı.

O kurtarılamadığı için başından geçenin gerçekten ormanda yolunu kaybetme ve çaresizliğe kapılma mı, yoksa başka bir şey mi olduğunu öğrenemedik, yakınları, eşi, ve anne babası da bu soruların cevaplarını bilemeyecek.

İstanbul’da balta girmemiş orman mı var?

Belgrad Ormanları, İstanbul’un göbeği sayılabilecek bir bölgede yayılan geniş bir orman sistemi, aslında birden fazla ormandan oluşuyor ama biz onu bu genel ismiyle ‘Belgrad Ormanı’ olarak daha çok tanıyoruz.

Bu ormanın içinde devasa mesire bölgeleri, devasa sayılabilecek yerleşimler, kara yolları, bentler, dereler, göletler vs var. Santin santim bildiğimizi sanıyoruz ama içinde sahiden girmesi çıkması çok zor bölgeler de var.

Düşünün Ece Gürel için oldukça büyük arama ekipleri günlerce çalıştı ve onu üç gün sonra bulabildiler. Çünkü tek bir insan burada samanlıkta iğne gibi.

Tecrübeli ve soğukkanlı bir doğa yürüyüşçüsü yolunu kaybetse bile yönünü bileceği için bir süre sonra başka insanlara rastlayacağı bir bölgeye ulaşabilir bu ormanda. Ama Ece Gürel’in cep telefonu dahili kimi eşyasını bir yerde bıraktığını biliyoruz. Bu eşyayı neden bıraktığını bilmiyoruz, artık ona soramayacağız da.

Mucize olan bulunma anında Ece Gürel’in hala nefes alıyor olmasıydı. İç Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Müslüm Süngü, “İnsan vücudu üç gün boyunca susuz kalabilir ancak bu süreçten sonra halsizlik, bilinç bulanıklığı, organ fonksiyonlarında bozulmalar ve vücuttaki mineral dengesinde ciddi değişiklikler meydana gelir. Eğer süre uzarsa ölüm riski artar” dedi.

Ormanda hayatta kalma şansının, çevrede bulunan su kaynaklarına bağlı olduğunu ifade eden Süngü, “Ece Gürel, hayatta kalmak için yağmur birikintilerinden faydalanmış olabilir. Geçmişteki felaketlerde 6-8 gün boyunca aç ve susuz kalan insanların yaşadığına tanık olduk. Ancak bu süre uzadıkça, ciddi sağlık sorunları kaçınılmaz hale geliyor. Özellikle 8-10 gün boyunca aç ve susuz kalan kişilerin çoğu, çoklu organ yetmezliği nedeniyle yoğun bakıma alınmak zorunda kaldı” şeklinde konuştu.

Soğuk havanın insan vücudu üzerindeki etkilerine de değinen Süngü, hipoterminin büyük bir tehdit oluşturduğunu belirtti. “Vücudun normal ısısı 37 derecedir. Ancak bu sıcaklık 35 derecenin altına düştüğünde hipotermi başlar. 32 derecenin altına inildiğinde ise ölüm riski ciddi şekilde artar. Ece Gürel, kış mevsiminde ve koruyucu bir giysi olmadan ormanda kaldığı için vücut ısısı büyük ihtimalle tehlikeli seviyelere düştü” diyor.

ÇOK OKUNANLAR