Amerikan gümrük vergisi hukukunda Türkçeye “En ziyade müsaadeye mazhar” diye tercüme edilen bir kavram var. Amerika bu sınıfa soktuğu ülkelere gümrük vergisi vs hiçbir kısıtlama uygulamıyor.
Bu “En ziyade müsaadeye mazhar” olmak baktığınızda ülkemizde siyaset ile ekonominin kesiştiği noktalarda resmen ve hukuken değilse bile fiilen çok rastlanan bir durum.
Türkiye’de bir “En ziyade müsaadeye mazhar” olan iş insanları listesi yapmaya kalksak bu liste çok uzun olabilir.
“En ziyade müsaadeye mazhar” olmak, her zaman ekonomik çıkarla ilgili ancak son yıllarda bu listenin suç gelirlerini de kapsamaya başladığına dair türlü çeşitli şüphelerimiz var.
Bir örnek vereyim: Ankara’yı kasıp kavuran bir mafya olan Ayhan Bora Kaplan suç örgütü, 2023 yılı Haziran ayına kadar “En ziyade müsaadeye mazhar” olduğu izlenimi veriyor, bu izlenimi vermek çetenin de işine geliyordu, böylece daha fazla güç sahibi gibi durabiliyordu. Ama biliyorsunuz İçişleri Bakanı değişince Ayhan Bora Kaplan’ın fiyakası da bozuldu, halen cezaevinde zaten.
Anlayacağınız, “En ziyade müsaadeye mazhar” olmak verildiği gibi büyük bir hızla geri de alınabilen bir statü olabilir aslında.
Buradan lafı Erkan Kork’a getireceğim.
Erkan Kork daha dün denebilecek bir zamana kadar “En ziyade müsaadeye mazhar” biriymiş gibi duruyordu. Evet, hakkında kara para aklamak ve yasadışı bahis oynatılmasına aracılık etmek suçlamasıyla açılmış bir dava vardı ama ne bundan ötürü tutuklanmıştı ne bir adli tedbir altındaydı ne de bu suçlamanın konusu olan şirketlerindeki işleri aksamıştı.
Yurt dışına gidiyor geliyor, Türk hükümetinin bakanlarıyla zirve toplantılarına katılıyor, yüksek düzeyli yabancılarla yan yana fotoğraflar çektiriyordu, bir yandan yargılanırken.
Bankası ve ödeme sistemi şirketleri vardı ve bu hassas sektörde olmasına rağmen hakkında açılmış olan dava görmezden geliniyor gibiydi.
Şöyle düşünün: Bu müsaadeye mazhar olmayan insanlardan, oyuncu ve senarist menajeri Ayşe Barım, bundan 12 yıl önce yaşanmış Gezi olaylarının düzenleyicisi olmak ve dolayısıyla hükümete darbeye teşebbüsle suçlanıyor.
Bunlar ağır suçlamalar. Ayşe Barım epeydir tutuklu olarak cezaevinde. Tutuklu olmasının sebebi, “kaçma şüphesi” ve “delil karartma şüphesi.”
Oysa aradan 12 yıl geçmiş, ne karartılacak delil var ne başka bir şey. Kaçma şüphesi ise pasaportuna el koymak veya diğer adli tedbirlerle giderilebilir bir konu. Ama Barım hapiste.
Buna karşılık Erkan Kork, dün akşam tutuklanana kadar özgürdü, yurt dışında Türk bakanlarla birlikte zirvelere katılıyor, konuşmalar yapıyordu. Erkan Kork, işlediği öne sürülen suçu PayFix adlı şirketin yazılımıyla işlemişti savcıya göre. Ama bu iddiayla dava açan savcı, şirketin yazılımlarını incelemek için bilirkişi bile atamamıştı, bırakın şirkete el koymayı, durumu BDDK’ya bildirip kayyum istemeyi…
Erkan Kork suçlanıyordu ama bu suçu sanki hafife alınıyordu. İzlenim buydu.
Daha ilginci şu:
Bursa merkezli kurulup sonra İstanbul’a taşınmış bir TV var, adını hepimiz biliyoruz, bir dönem bir hayli eğlenceli bir kanaldı bu: Flash TV.
Son yıllarda ciddi bir çöküş yaşayan pasifte kalan kanalı HalkTV’nin sahibi Cafer Mahiroğlu satın almak istedi. Görüşmeler yapıldı, fiyatta anlaşıldı, her şey tamamdı, resmen satış sözleşmesi imzalandı, Mahiroğlu sözleşme gereği ödemelerine başladı.
Biliyorsunuz TV satmak izne tabi. RTÜK incelemesinde Mahiroğlu’nun bir TV kanalı daha sahibi olmak istediği ortaya çıkınca bu durum belirli yerlerde rahatsızlık yarattı; ama satın almayı yasal olarak engellemek de çok kolay değildi. Onun yerine satıcının bileği büküldü, onun kanalını satmaktan vaz geçmesi sağlandı.
Yalnız bir sorun vardı: Mahiroğlu’nun yaptığı ödemelerin bir bölümünü FlashTV’nin sahipleri kendi borçlarını kapatmakta kullanmıştı; yani Mahiroğlu’na iade edecek paraları yoktu.
Satışı engelleyen o yüksek irade bu sorunu da çözdü, kanala yeni bir alıcı buldu. Alıcı Erkan Kork’tu. Üstelik o güne kadar varla yok arası olan kanalı canlandıracak ve onu bir haber kanalı yapacak ekstra sermayeyi de koydu Erkan Kork.
Kork parayı vermişti ama kendisi ortada yoktu. Kanalı başkaları yönetiyordu.
Bu, herhalde “en ziyade müsaadeye mazhar” olma uğruna ödenen bir bedeldi.
Ama ne olduysa artık, Erkan Kork’un üzerindeki o “en ziyade müsaadeye mazhar” olma hali bir sabah ansızın ortadan kalkıverdi; üstelik de ne kalkmak. Birden bire kendini polislerin kolunda emniyete götürülürken buldu, hem de bir yıl önce açılmış olan, halen devam eden yargılama nedeniyle. Dün akşam da tutuklandı.
Acaba ne oldu? Bilmeden veya bilerek birisinin ayağına mı bastı?