Bugünden itibaren kitapçı raflarında çok ilgi çekici yeni bir yemek kitabı var. Ama bu kitaptaki yemekler öyle herhangi bir ülke mutfağının veya özel bir diyetin yemekleri değil, tarihte büyük rol oynamış bazı devrimci liderlerin sofralarındaki yemekler.
Gazeteci Umur Talu ile Dr. Bengi Başaran’ın hazırladığı, Mustafa Kemal Atatürk’ten Che Guevara’ya, Karl Marx’tan Napolyon’a pek çok devrimcinin yemek alışkanlıklarının masaya yatırıldığı “Devrim Mutfağı” okurlarla buluştu.
Epsilon Yayınevi ve Kafka Kitap ortaklığıyla yayımlanan ‘Devrim Mutfağı’nda Türkiye ve dünyadan 40’a yakın devrimcinin yemek alışkanlıkları, sevdikleri yemek tarifleri ve sofralarındaki mücadele ruhları ele alındı.
Kitabın önsözünü de ünlü gastronomi yazarları Vedat Milor ve Mehmet Yaşin kaleme aldı.
Okuyucunun “Karl Marx ne yerdi? Atatürk’ün sofrasında neler konuşulurdu? Fidel’in mutfağından hangi kokular yükselirdi?” sorularına yanıt bulan kitapta benzersiz tarifler yer alıyor, her bir devrimcinin kişiliği, yaşam felsefesi ve mücadele ruhu sıra dışı bir anlatıyla ele alınıyor.
Kitabın tanıtımında şu detaylara yer veriliyor:
“İlginç alışkanlıkları, öngörülmesi güç hamleleri, zamanın ötesindeki fikir ve düşünceleriyle tarihin akışını değiştirmeyi başarabilmiş devrimcilerin sofralarında neler olduğunu hiç merak ettiniz mi?
Onların yaptıkları, nerelere gittikleri, kimlerle görüştükleri, eylemleri ve düşünce dünyaları tarihin sayfalarını satır satır doldururken ne yiyip içtikleri üzerinde pek durulmamıştır… Tabii bugüne kadar!
Bengi Başaran ve Umur Talu’nun titiz araştırmaları sonucu kaleme aldıkları Devrim Mutfağı’nda bazen büyük, görkemli, bazen de zorlu koşullarda ve kısıtlı imkânlarla kurulan küçük sofralara davetlisiniz.
Ve hepsinin ortak bir yönü var: Enfes görünüyorlar!
Marx’tan Napolyon’a, Fidel’den Atatürk’e, Deniz ve Mahir’den Mother Jones’a birçok devrimcinin sofralarında yer edinip damak tatlandırmış tarifleri bulabileceğiniz bu eserde, devrimci yaşamlara dair sıradışı bir anlatıyla da karşılaşacaksınız.
Eşitlik, özgürlük ve hak mücadelesinin kokularının sindiği Devrim Mutfağı’na hoş geldiniz!”