Türkiye bugünden itibaren çok partili hayatımızın en düşündürücü 10 gününe giriyor.
Dün bu yazıyı yazmaya başladığımda, muhalif özellikte yayın yapan en büyük iki televizyon kanalı 10 gün boyunca yayın yapamayacaktı.
Sözcü TV ve Halk TV’ye 10 gün yayın yasağı bugün başlayacaktı.
Dün öğleden sonra bunlardan biri, Halk TV için mahkeme yürütmeyi durdurma kararı vermişti.
İki televizyon kanalının yayınlarına farklı zamanlarda yapılan yayınlar dolayısıyla yayın yasağı getirildi.
Ancak bu yasakların uygulanması aynı gün başlatılacaktı.
Bu yazıyı işte bu ikisi için kapatma kararı alan ve aynı güne getiren zihniyet için yazıyorum.
Böylece haber kanallarından, küçük reytingli biri hariç, 10 gün boyunca Türk halkı günlük olaylara iktidar medyasından farklı bakan, eleştirel yayın yapan bir televizyon izleme imkanı olmayacaktı.
Fatih Altaylı’yı da eklerseniz 10 gün boyunca total güneş tutulması
Buna, Türkiye’nin açık ara en çok izlenen, hatta yayınları iktidar kanadının en büyük iki haber kanalanın toplamından fazla kişiye ulaşan youtuberı Fatih Altaylı’nın hapiste oluşunu da eklerseniz, bu 10 günün ne anlama geldiğini daha iyi anlayabilirsiniz.
Bu bir “total güneş tutulmasıdır…”
2 askeri darbe 2 ara dönem hayatımda ilk defa böyle bir dönem yaşayacağım
78 yaşındayım.
Bu ülkenin 70 yıllık tarihini olayları anlayarak yaşadım.
Mesela Demokrat Parti’nin son 2 yılını Adnan Menderes hayranı bir babanın, Demokrat Partiye oy verilen evinde yaşadım.
Londra’da geçirdiği kazadan sonra İzmir’e geldiğinde Adnan Menderes’i karşılayan o muazzam kalabalık içinde babamın yanında ben de vardım.
Babam radyodan Vatan Cephesi saatini dinlerken yüzünü buruştururdu
Ama devlet radyosundan o günlerde radyodan saatlerce, iktidarın bugünkü “İç cephe” mantığıyla güya “Vatan Cephesine katılan insanlar listesi” yayınlanmaya başladığında, gazeteciler hapise atıldığında babamın yüzündeki rahatsızlığı çok iyi hatırlıyorum.
Rahmetli babam Menderes’in son iki yılında sertleşen, gazetecileri hapise atan politikasından hiç. mutlu değildi.
O dönemde bile bu kadarı olmadı
Ama hakkını verelim.
O dönemde bile iktidar, muhalefet gazete ve dergileri böyle aynı günde kapatılarak bir “Total güneş tutulması” provası yapmamıştı.
27 Mayıs askeri darbe dönemini yaşadım.
Böyle kollektif bir kapatma girişimi olmadı.
12 Eylül’de bile gazeteler aynı günde kapatılmadı
12 Mart askeri ara dönemini Paris’te devlet bursuyla okuyan solcu bir öğrenci olarak yaşadım.
O dönemde Türkiye’nin sağ ve İslami kesiminde pek fazla şikayet yoktu.
Muhalefette olan soldu.
O dönemde de sol muhalif gazete ve dergilerin aynı gün kapatılarak total güneş tutulması yaşandığını görmedim.
12 Eylül askeri darbesini sol eğilimli bir öğretim üyesi olarak yaşadım.
Radyo ve televizyon devlet tekelindeydi.
O dönemde Hürriyet, Cumhuriyet ve Milliyet gazeteleri kısa sürelerle kapatıldı ama hepsinin kapatma süresinin aynı günlere rastlatıldığını hatırlamıyorum.
Erdoğan’ın kurduğu Kanal 7 böyle kapatılmadı
28 Şubat’ı bir gazeteci olarak yaşadım.
O dönemde özel televizyon ve radyolar yayına başlatılmıştı.
Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde belediye imkanlarıyla kurulan Kanal 7 televizyonu dahil, hiçbir muhalif kanalın kapatıldığını hatırlamıyorum.
Hele hele en büyük muhalif kanalların aynı anda 10 gün kapatılması gibi olayı yaşamadık.
Dahası o dönemde hiç bir gazeteci hapise girmedi.
Hatırladığım kadarı ile Ahmet Hakan’a karşı bir dava açıldı, ancak ne gözaltına alındı, ne tutuklandı ilk celsede de hakim davayı düşürdü.
Yine yanlış hatırlamıyorsam, Akit Gazetesi yazarı merhum Hasan Karahasanoğlu gözaltına alındı ama bir veya iki gece tutulup bırakıldı.
Çıktığında “Geçmiş olsun” demek için ilk arayanlardan biri bendim.
Babamın bana verdiği en büyük hayat bilgisi dersi
Kısaca 78 yıllık hayatımda ilk defa böyle bir “total güneş tutulması” olayı yaşayacağım.
Adnan Menderes hayranı rahmetli babam vicdan sahibi insandı.
Ailenin, annem dahil, neredeyse bütün üyeleri 70’li yıllarda CHP’ye oy vermeye başlamıştı ama o öldüğü güne kadar hep merkez sağ partilere oy verdi.
Bana hayatta verdiği en büyük ders şuydu.
1960’lı yıllarda 16-17 yaşımdayken ondan Amerikan Pazarı’nda gördüğüm bir hakim yaka Beatles ceketini almasını istedim.
Bana aynen şunu söyledi:
“Oğlum sana bu ceketi alırım. Ama yarın kızkardeşlerinden biri de böyle bir ceket isterse ona alamam. Şunu hep hatırlamanı isterim. Kız kardeşlerinin hepsine alamayacağım bir şeyi sana da almam.”
Beş kardeştik. Ailenin tek erkek çocuğu bendim. Dört kız kardeşim vardı.
İşte bu vidan sahibi babam muhalif medyaya yapılan baskıya hep karşı çıktı
İşte böyle bir insandı benim matbaa işçisi olarak hayata başlayan babam.
Adnan Menderes hayranıydı ama onun son 2 yılda muhalif gazetecilere karşı tutumundan hiç hoşnut değildi.
Yürütmeyi durdurma kararı alan mahkemeye uyulmazsa Türkiye bugünden itibaren “Tamamiyle susturulmuş bir muhalif televizyon haberciliği” provası yaşayacak.
Bakalım hayat nasıl olacak.
Dezenformasyon Müdürlüğü ancak distopya romanlarına olur
Türkiye’de hiç bir demokratik ülkede bulunmayan, ancak distopya roman ve filmlerde otoriter rejimleri anlatmak için anlatılan, bir müdürlük var.
Dezenformasyon müdürlüğü.
Romanlarda bu “Müessese” , bizzat kendisi dezenformasyonun temel kaynağı olarak anlatılır.
Peki ya saklanan gerçekler?
İşte onlar yeraltına iner.
Gerçeğin iktidarlar açısından asıl yıkıcı etkisi işte oradan yayılır.
Totan güneş tutulması geçicidir ama o karanlığı hep hatırlatır
İnsanlık tarihinde “Karartma geceleri” kavramı ya savaş, ya baskı günlerine aittir.
Şimdi buna bir de “karartma gündüzlerini” ekliyoruz.
Total güneş tutulmaları geçicidir ama her defasında bize “karartma gündüzlerinin” ne olduğunu hatırlatır.
İşte 75 tarihimizde ilk defa böyle bir 10 gün yaşayacağız.
Tam muhalefetsiz iktidarın ilk kostümlü provası
İktidar da ona muhalif Türkiye de siyasi bir total güneş tutulmasının ilk provasını yaşayacak.
Tabii ki herkes bundan gerekli dersleri çıkaracak.
İktidarın çıkaracağı konusunda artık pek umudum yok.
Bir ihtimal bu provaya bakıp bu total muhalefetsizliği kalıcı hale getirmeyi bile düşünebilirler.
Ama onlara şunu hatırlatmak isterim.
Haber hava ve su gibidir, akacağı mecrayı bulur
Haber su ve hava gibidir.
Mutlaka akacak bir mecra bulur.
Üstelik de artık hiç bir saman susturamayacağınız mecralardan akmaya başlar.
Ve iktidarlar için yeraltından akan haberler, açıktan akan haberden daha yıkıcıdır daha etkileyicidir.
Tıpkı hapisteki ve sürgündeki muhalifin, dışardakilerden daha etkili ve tehlikeli olduğu gibi.
Erdoğan’a oy verenler 10 gün boyunca sadece iktidar vuvuzellası dinlemekten mutlu olacak mı?
Bu 10 günde benim asıl merak ettiğim,iktidara oy veren insanların duygu ve düşünceleri olacak.
Onlar da ilk defa böyle tam susturulmuş bir 10 gün yaşayacaklar.
Acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan’a oy veren insanlar, zaten sayıları ikiye üçe inmiş muhalif televizyon ve youtuberın susturulmasından mutlu olacak mı…
Sadece iktidar vuvuzellası dinlemek hayatlarını daha mı güzelleştirecek…
Yoksa daha bu renksizliği ve karanlığı onlar da mı farkedececek…
Rahmetli babam fark etmişti ve mutsuz olmuştu.
Umarım AKP’ye oy veren ve ülkesini seven vatandaşlar da fark eder.