Sedat Ergin yüzünden yemediğim hakaret kalmadı
17 Temmuz 2025

Dün anlattığım gibi 16-17 gün boyunca, yola devam etmesine katiyen güvenilmeyecek bir arabayla, aslında fazla da merak etmediğim Balkanların her yerini dolaştım.

Tempo o kadar yoğundu ki birçok sabah o anda hangi ülkede bulunduğumu bilemeden uyandığım oluyordu.

yıllardır uzaktan korkarak önyargılı baktığım, pek de güvenmediğim bir coğrafyada dolaşırken kendimi koruma altına alabilmem için bana ilave katlanılması zor stresler getirebilecek her şeye kendimi kapamam gerekiyordu.

***

bunu eşime karşı artık yapamıyorum. çünkü o beni çözümlemiş, hatta yapıbozumuna (selam Derrida, deconstruction) uğratmış olduğundan ona karşı kendimi ne kadar kapamaya çalışsam da o mutlaka beynime bir şekilde hükmediyor.

kendimi Rana’ya karşı kapayamadım ama Kapıkule’den geçtiğimiz andan itibaren türkiye ile ilgili her habere, her gelişmeye kapadım.

***

Bosna’da zifiri karanlıkta ormanlık bölgede şimşekler çakarken yolda ve vardığımız şehirde kendimi zor bela attığım lokantada içki servisi olmadığını öğrendiğim anda bile sinirim yeterince bozulmadıysa bunu Türkiye’den gelen haberleri artık duymamamın sağladığı iç huzura bağlıyorum. öyle bir iç huzurum vardı ki, o meydanda içki servisi olmayan tek mekana beni getirdikleri için eşim ve çocuğuma müteşekkir olurken bira istediğim garson bana bunun yerine sultan kola diye bir şey teklif edince bile onun hayatta kalmasına toleransla bakabildim.

***

Fakat haberleri duymamanın bana sağladığı büyük avantajlar yanı sıra bunun başımı hayli belaya da soktuğunu söylemeliyim.

Duymadığım haberler arasında Sedat Ergin’in Oksijen gazetesinde yazmaya başlaması haberi de vardı.

Bu haber Türkiye’de uzun zamandır hasret  olduğumuz sevinç ve coşkuya neden olmuş, bunu da atladım.

Ben halkımızın düşünceli, bilgiye ve araştırmaya dayalı ciddi üsluplu yazılara bu kadar düşkün olduğu işaretini daha önce almamıştım.

Aksi gelen her işarete rağmen var olması gereken bu okuyucu kitlesi Sedat’ın yazmaya tekrardan başlaması haberine çok sevinmiş ve benim gibi kendilerine anında katılmayan insanlara da lanetler okudular.

***

Tamam Sedat’ı çok severim, sayarım, kalitesine saygı duyarım ama bu onun hayatta attığı her adımı anında takip edip tepki vereceğim anlamına da gelmemeli değil mi ama. Bakın Sedat da benden habersiz çünkü bir defa bile arayıp Balkan yollarında ölüp ölmediğimi kontrol etmedi.

***

döndükten sonra gayet tabii ki kaçırmış olduğum yazılarını okudum. iyi ki yoldayken bu haberi duymadım çünkü bu arada kafama takılan soru şu: Haftalık yayınlanan Oksijen gazetesi Sedat’ın çalışma, yazma ritmine uyum sağlayabilmek için aylık ya da daha iyisi altı aylık hale dönüşecek mi acaba?

***

Ümraniye’de her şey zaten berbat durumda, dolayısıyla bu sorunun kafama burada takılmasının bir sakıncası yok, ama aynı sorun Balkan yollarında beni meşgul etseydi doğrusu sinirim hayli bozulurdu.

ÇOK OKUNANLAR