Gelişmişlik
03 Eylül 2025

Merhaba nasılsınız? İyi değilseniz bile bu yazı süresince günlük dertlerinizi askıya asın. Dinlenin. Ben sizin için birazcık etrafı karıştırdım.

Günün ya da gecenin hangi saatinde okuyorsunuz? Fark etmez. Genelde ağır abi tarzından uzak kalmaya çalışıyorum. Tabii içeriklerin derinliğine sadık kalarak.

Günlük olaylardan arınmış yazılar yazma gayretindeyim. Hafta sonu daha hafif konular. Hafta içi ise siyasetten arınmış ekonomi, ticaret sosyal konulara değiniyorum. Geniş bir zaman diliminden bakmaya çalışıyorum ki “dar alanda kısa paslaşmalar” olmasın.

Kendimi bildim bileli siyasetle çok yakından ilgiliyim. Ancak kısa dönemli görüşlerin ve yorumların etkilerini sınırlı buluyorum. 

Orta ve uzun dönemde ise adil, demokratik ve laik bir düzende yaşayacağımıza inanıyorum. Bu da ayrı bir başlık olur. Sizlerle görüşlerimi paylaşırım.

Bugünkü konumuz olan Gelişmişliğe başlamadan önce belirli fikir ve önyargılarım vardı. Ancak hepsi kırıldı nasıl mı?

Alet işler el öğünür derler. Chat GPT hepimizin elinin altındaki mithiş bir yardımcı. Eh temelde ekonomi ve işletme eğitimi aldığım için de uzuuuuuuun zamandır bakmadığım bazı temel göstergelere bir göz attım.

Birincisi İnsani Gelişme Endeksi HDI. Çok istikrarlı bir şekilde yükselmiş ve iyileşmiş. Hiç beklemiyordum. Bu kez endeks ölçümlerine baktım. Hak verdim. Detaylar için sizler de bakarsanız ikna olursunuz. Endeks parametreleri eğitim, sağlık, ortalama yaşam ömrü, altyapıdaki gelişmeler vb.

Grafikten görüldüğü üzere, 2002’de 0,685 olan HDI değeri, 2022’de 0,855’e kadar çıkmış; 2023–2024 için ise 0,853–0,856 aralığında sabitlenmiştir.

İçime sinmedi bu kez kişi başına düşen Gayri Safi Milli Hasılaya bakayım dedim. Onu da Satın alma gücü paritesiyle PPP karşılaştırmalı tablo yapıp verir misin diye rica ettim. Her ikisi de istikrarlı bir şekilde artıyor.

İşte 2000–2025 arasında Türkiye’nin kişi başına gelir eğrisi:

  • 🔴 Kırmızı çizgi (Nominal kişi başı GSYH, cari dolar): Döviz kurlarına göre hesaplanan değer. IMF projeksiyonlarına göre 2025 için ~16.709 $.
  • 🔵 Mavi çizgi (PPP kişi başı GSYH): Fiyat düzeyi farklılıklarını hesaba katan değer. 2022’de ~27.000 $ PPP, 2025 için ~42.000 $ PPP civarında öngörülüyor.

Bu durumda kişi başına düşen Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya bakalım dedim.  Yıllar içindeki TL dalgalanmaları ve son dönemin sıkı güçlü TL politikasının etkileri meydanda. O da yükseliyor. Burada yolu ekonomiden geçmeyenlere kısa bir açıklama yapayım isterim. 

1$=10 TL olsa. 100 TL’sı 10 $ eder. 1$=5 TL sı olsa. 100 TL’sı 20 $ 

Ülkedeki mal ve hizmetler TL olarak üretilince güçlü TL’ye bölününce daha yüksek dolar çıkıyor. Tüm grafiklerdeki son dönem iyileşmeleri güçlü TL politikası sayesinde. Bunun altını çizmeden geçmeyelim.

  • 1990–2024 dönemi için Türkiye’nin kişi başına düşen GSYİH (cari ABD$) değerlerinin tablo ve grafiğini oluşturdum. Veri kaynağı Dünya Bankası’dır

Umarım buraya kadar anlaştık.

Peki dedim başka bir kanaldan yürüyeyim. Şehirleşme oranımız nasılmış? O da istikrarlı bir şekilde ve son dönemde artarak büyümüş.

  • 🔹 Veriler Dünya Bankası WDI (SP.URB.TOTL.IN.ZS) serisine dayanmaktadır ve 2024 için raporlanan değer %77,89’dur.

Bir de dış borcumuzun GSYH’ya olan oranını inceler misin dedim. O da son dönemde düşme eğiliminde. 

  • 🔹 Veriler Dünya Bankası/WDI göstergesi DT.DOD.DECT.GD.ZS (External debt stocks, % of GDP) esas alınarak derlenmiştir.
    🔹 1994 ve 2001 kriz yıllarında oran sert yükselmiş, 2000’lerin ortasında düşmüş, 2018 sonrası tekrar artış göstermiştir.

Yok Bir türlü istediğim yere gelemiyorum o zaman farklı bir yerden sorayım da bakalım ne çıkacak diyerek; kayıt dışı ekonominin gidişatını verir misin? dedim. Haydaaaa. Düşüyor. Yüzde otuz küsurdan, yüzde 22 küsura düşmüş. 

  • 1990–2020 için referans DGE noktalarını kullanıp, 2005–2020 doğrusal eğilimini baz alarak 2021–2024 için makul bir tahmin ürettim ve hepsini tek tabloda/grafikte birleştirdim.

Çok fazla komplo teorilerine inanmam ama bu Chat GPT tüm verileri doğru mu yapıyor diye birkaç veriyi farklı yöntemlerle hesaplattım. Tabii ki boşa çıkan bir çaba. 

Nur dur dedim. Bakış açın değişmeli çünkü veriler umduğun gibi çıkmadı. Son 25 yılda olumlu yönde değişmişler. Bunlar TÜİK verileri değil. Dünya Bankası, UN, IMF vb kurumların belirli yöntemlerle hesapladıkları bulgular. 

Bunlar der ki içinde bulunduğumuz tüm hukuksuzluk, eşitsizlik, demokratik sistemin ortadan kaldırılmasına yönelik gayretlere rağmen ülkemiz insanı direniyor. 

Eğitim kalitemiz düşüyor vasatlaşıyor ancak insanımız topyekûn kalkınmayı başarıyor. Üretim değil hizmetler turizm vs. Yapıyor işte.

Ekonomi tüm olumsuzluklara rağmen büyüyor. Ne kadar şaşırsam da  kayıt dışılık azalıyor. Ancak gelir dağılımı eşitsizliği her geçen gün artıyor. 

Yurt dışından gelen geçici konumdaki mültecilerin ekonomiye olan katkıları istatistiklere yansıyor.

Sistemsizlik kendi sistemini yaratıyor.  Altta kalanın canı çıksın ekonomisi yürüyor.

1974 yılında Galatasaray Lisesinden Arlington Teksas lisesine değişim öğrencisi olarak gittiğimde,  bazılarının okumasındaki zorluklar bir yana, yazma güçlüğü çektiklerini görmüş ve şaşırmıştım. Dünyadaki en gelişmiş ülke insanına bakar mısın diyerek.

Lütfen şimdi bir de bize bakın, lise sona kadar okumak mecburi, pratikte sınıfta kalmak yok. Ne kadar eğitilmiş bir nesil geliyor bilemiyoruz diye şikâyet ediyoruz da onlar klavye başında kendi eğitimlerini alıyorlar. Bizim beklentilerimiz doğrultusunda olmasa da ülkedeki herkes dünyaya ulaşıp bir şekilde gelişiyor.

Yukarıdaki istatistiklerin sorumlusu olanların yola çıkış hedefi insan olmadığı için memnunlar. Hatta özgüvenleri tavan yaptığı için her geçen gün ben daha iyisini yapacağım yeter ki iktidarda kalalım diyorlar.

Ben ekonomik değil sosyal gelişmişlik ölçütlerinden yola çıkarak; bakın ama gelişmiyoruz işte diyerek de devam edebilirim. Ancak 25 yılda nüfus artışına rağmen bir dalgadır yakalandığı içindir ki içimizdeki en fakir sınıf gelişti ve sınıf atladı. Bunu yaşayan kesim ise yönetime bağlılığını hiç bırakmadı. Bırakmaz.

Düşündüm de bu yıllar hukuk devleti laik ve demokratik bir ülke olma yolunda yönetilseydi biz de bugün gelişmişlik endeksindeki ilk sıralarda yerimizi almış ve çok daha refah içinde yaşayan bir ülke olabilirdik. Ne gâm.

Israrla yazıyorum benim tevellüt eski ve ben iki yirmi beş yıldan fazla yaşadığım için bu dönemin de sonuna geldiğimizi hissediyorum.

Yaşarken çok daha güzel günler göreceğiz buna yürekten inanıyorum. Gelecek yıl bu yazıyı yazdığımdaki verilerin bu kadar iyiye gitmesi mümkün olmayabilir hatta birkaç yıl.  Ancak ondan sonrası aydınlık ve günlük güneşlik. Kalın Sağlıcakla.

ÇOK OKUNANLAR