Vücuduna Güven: Sağlığın Gerçek Sahibi Sensin
13 Ekim 2025

Kim demiş sabah 8’de kahvaltı yapılır, 1’de öğle yemeği yenir, 7’de akşam yemeğine oturulur diye? Kim koymuş bu kuralları?

Oysa tek bir karar vericimiz var: vücudumuzun kendisi.

Bize ne zaman yakıta, suya, harekete veya dinlenmeye ihtiyacı olduğunu o söyler.

Ama biz onu duymayı unuttuk.

Başkalarının bize çizdiği kalıplar içinde yaşamaya, başkalarının belirlediği saatlerde yemeye, dinlenmeye, iyileşmeye başladık.

Bedenin sesini susturduk.

Belki bir gün sadece bir öğün yiyeceksin.

Belki üç gün boyunca hiç yemek yemeyeceksin.

Belki de sadece su içip bedenine dinlenme hakkı tanıyacaksın.

Bunların hiçbirinde yanlış yok.

Yanlış olan, bedenimizin ne söylediğini bilmemek.

Parçalara Ayrılmış İnsan

Bugünün tıbbı, insanı bir bütün olarak görmek yerine parçalara ayırıyor.

Miden için dâhiliyeciye, kalbin için kardiyoloğa, dizin için ortopediye, gözün için göz doktoruna gidiyorsun.

Her biri alanında uzman, ama bütünü gören kimse yok.

Birine tırnağındaki çürükten bahsettiğinde seni başka bir uzmana yönlendiriyor.

Oysa beden bir ağ gibidir; parmağındaki küçük bir yara bile beynine kadar etki eder.

Bu tablo, bir arabayı tamirciye götürüp “ben sadece direksiyona bakarım, lastiğe başka biri baksın” demeye benziyor.

Oysa direksiyon, lastik, fren, motor aynı sistemin parçalarıdır.

Aynı şekilde kalp, karaciğer, beyin, bağırsaklar, ruh ve zihin de bir bütündür.

İşte bu bütünü yeniden görebilmemiz için doğan bir disiplin var: Fonksiyonel tıp.

Fonksiyonel Tıp: Bütünü Görmek

Fonksiyonel tıp, vücudu bir bütün olarak ele alır.

Her organın diğeriyle nasıl konuştuğunu, hastalığın nerede başladığını, neden yayıldığını anlamaya çalışır.

Sadece semptomu değil, sebebi bulur.

Bu yaklaşımın Türkiye’deki öncülerinden biri dostum Dr. Mustafa Atasoy.

Artık klasik anlamda doktorluk yapmıyor; bir çiftliğe çekilmiş, doktorlar yetiştiriyor, dersler veriyor.

İnsanı, doğayı ve sağlığı yeniden bir bütün haline getirmeye adanmış.

Bir zamanlar reçete yazan bir hekimdi; bugün bedenin kendi reçetesini yazmasına yardım eden bir rehber.

Teknoloji ile Beden Bilincinin Buluşması

Bu bütüncül anlayışı teknolojiyle buluşturanlardan biri de Profesör Millie Stone.

Geliştirdiği yeni sağlık girişiminin adı: IOWNA – “I Own My Body”, yani “Ben vücudumun sahibiyim.”

IOWNA, fonksiyonel tıbbın içgörülerini modern bilimin araçlarıyla birleştiriyor.

Giyilebilir sensörlerden gelen verilerle, laboratuvar analizleriyle ve kişisel sağlık uygulamalarıyla herkesin kendi bedenini tanımasına, dinlemesine yardımcı oluyor.

Ama bu sadece bir teknoloji değil; bir felsefe.

Diyor ki:

“Vücudunun neye ihtiyacı olduğunu, ne zaman dinlenmek veya yenilenmek istediğini en iyi sen bilirsin.”

Bu, bana göre tıbbın geleceği.

Hastayı pasif bir tüketici olmaktan çıkarıp, kendi sağlığının ortağına dönüştürüyor.

En Bilge Doktor: Bedenin Kendisi

Vücudumuz, kendi kendisini en iyi tamir eden sistemdir.

Bütün doktorlardan, bilim insanlarından, geleneksel tıp ekollerinden daha bilgedir.

Yeter ki biz ona fırsat verelim.

Bazen en iyi ilaç, hiçbir şey yapmamaktır.

Vücudu kendi haline bırakmak, ona dinlenme, temizlenme, yenilenme zamanı tanımaktır.

Üç gün boyunca sadece su içmek bile başlı başına bir devrimdir.

O üç günde beden kendi iç programını çalıştırır:

Zayıf hücreleri temizler, hasarlıları onarır, canlı olanları güçlendirir.

Yeni bir denge kurar.

Ama biz buna izin vermiyoruz.

Sürekli bir şey yiyor, içiyor, atıştırıyoruz.

Çamaşır makinesi gibi hiç durmadan çalışan bir beden…

Bir süre sonra yoruluyor, tıkanıyor, sinyal veriyor.

Ama biz o sinyalleri de ilaçla susturuyoruz.

Oysa beden, nasıl nefes alacağını, nasıl iyileşeceğini, nasıl yeniden başlayacağını bizden iyi biliyor. Yeter ki ona alan açalım.

Sağlığın En Büyük Sırrı: Dinlemek

Bedenimiz düşman değil; en sadık müttefikimizdir.

Bizi korumak, dengeye getirmek, yaşatmak için yaratılmıştır.

Yalnızca bir şeye ihtiyacı vardır: Dinlenmek ve dinlenilmek.

Onu susturmak yerine dinleyin.

İlaçlarla, programlarla, diyet listeleriyle değil; sessizlikle, suyla, sabırla dinleyin.

Çünkü beden, sizinle konuşur.

Yorgunsa fısıldar, hastaysa bağırır, iyileşmek istiyorsa kendini çeker.

Sadece kulak vermeniz yeterli.

Gerçek Sağlık Nerede?

Bugün anlıyorum ki sağlık, laboratuvarda değil; farkındalıkta başlıyor.

Bedenine, ruhuna, doğaya yeniden bağlanmakta.

Teknolojiyi, bilgiyi, tıbbı dışlamadan ama insanın iç zekâsını da unutmadan…

Millie Stone’un geliştirdiği IOWNA gibi girişimler ya da Mustafa Atasoy’un çiftliğinde yetişen yeni hekimler bize aynı şeyi söylüyor:

“Sağlığın anahtarı doktorlarda değil, sende.”

Vücuduna güven.

Onunla yeniden tanış.

O, senden önce her şeyi biliyor.

ÇOK OKUNANLAR