Eşimle aramda artık hiçbir cinsel istek yok, ama dışarıda kaplan gibiyim
18 Ekim 2025

Sevgili İrem Hanım,
Kusura bakma, doğrudan yazacağım çünkü konuyu dolandırmak anlamsız. Eşimle aramda artık hiçbir cinsel istek yok. Deniyorum ama olmuyor. Ne dokunma isteği, ne sertleşme… Ama işin garibi, dışarıda — özellikle de son aylarda birlikte olduğum sevgilimle — kaplan gibiyim. Ne performans sorunu, ne isteksizlik! Bu nasıl oluyor? Eşimi artık sevmiyor muyum, yoksa beynim bana oyun mu oynuyor?

Değerli Okurum,
Bak, beynin basit ama inatçı bir algoritması var: Yasak, risk ve belirsizlik demek dopamin demek. Bu üçlü, insanın milyon yıldır arzuyla ilişkilendirdiği denklem. Yani “yeni” ya da “yasak” olan birine karşı beynin, cinsel hormonları adeta havai fişek gibi fırlatıyor. Ama “güvenli”, “tanıdık” ve “öngörülebilir” olana karşı hormonlar duruluyor.

Evlilik bir noktadan sonra beyni “ev moduna” geçiriyor: güvenli, sıcak, düzenli… ama erotik değil. Yani seninle eşinin arasında aşk değil, heyecan kimyası eksilmiş durumda.

Ama burada dikkat: Sevgiline karşı kaplan olman, evdeki bağın bitmesi anlamına gelmez. Eşinle birlikteyken zihninde “sorumluluk”, “ailenin devamı”, “güven” devreye giriyor — ki bunlar erotizmin en büyük frenleri.

Sevgilinde ise “kendini yeniden erkek hissettiğin” bir alan buluyorsun. Yani orada seni arzulayan biri var; evdeyse senden beklentisi olan biri. Ve erkek beyni “istenmekle” “beklenmek” arasındaki farkta kaybolabiliyor.

Peki çözüm? Eşinle en son ne zaman göz göze geldin, ne zaman dokundun “görev” duygusu olmadan? Uzun ilişkilerde erotizm kendiliğinden ölmez, görülmediği için ölür. Bir de dürüst ol kendine: Sevgilinde yeniden genç, güçlü, risk alan bir versiyonunu oynuyorsun. Ama o adam zaten senin içinde var. Yani mesele yeni kadın değil; senin eski hâlini özlemen. Bu tabloyu çözmenin yolu “yeniden flört etmek” — ama bu kez dışarıda değil, kendi evinde. Yeniden gizem, yeniden oyun, yeniden mesafe yaratmak. Cinsellik bazen “dokunmakla” değil, “beklemekle” yeniden doğar.

Karım o kadar sağlıklı ki ben hastalandım!

Sevgili İrem Hanım,
45 yaşındayım, evli, iki çocuk babasıyım. Eşim yıllardır spor yapıyor, glutensiz besleniyor, akşam 10’da uyuyor, sabah 6’da meditasyon yapıyor. Ben de çalışıp stres atmak için arada içki içerim, sabah kahvaltım genelde simit-çay. Eskiden aramızda kıvılcım vardı; şimdi yanına bile yaklaşasım gelmiyor. Her şeyi “doğru yapan” biriyle yaşamak beni yordu. Cinsellik desen… sıfır. Ne isteğim var ne enerjim. Açık söyleyeyim, o kadar kaslı, o kadar “fit” oldu ki artık bana erotik bile gelmiyor. Bu sağlıklı yaşam takıntısı mı beni soğuttu, yoksa yaş mı geldi?

Değerli okurum,
Aslında senin hastalığın yakınlık açlığı. Çünkü bazen “kusursuz” görünen yaşam biçimi, ilişkideki duygusal oksijeni tüketir.

Eşin, bedenini disiplinle şekillendirmiş; ama o kasların arasında yumuşaklık, oyun, tesadüf kalmamış olabilir. Cinsellik sadece estetik değil, enerjidir. Kas gücü bazen sıcaklığı öldürür. Arzu, mükemmel vücutlardan çok, yaşayan, esneyen, hata yapan bedenlerden beslenir.

Senin sistem çökmemiş; sadece baskılanmış. Kadının “sağlıklı yaşam disiplini”, senin biraz da dağınık, rahat doğanı bastırmış. Üstelik senin küçük “kaçamak” alışkanlıkların — bir kadeh şarap, bir geç yatış, bir simit — onun gözünde “zayıflık” gibi görülünce, sen de bilinçsizce geri çekilmişsin. Çünkü kimse kendini sürekli yetersiz hissederken arzu duyamaz.

Suçluluk, arzunun freni gibidir. Ne yapmalı? Konuşmaya “Artık seni çekici bulmuyorum” diye değil, “Bazen aramızda fazla kural var, sanki spontane olamıyoruz” diye başla. Cinselliği bir performans değil, bir oyun alanı gibi düşün.

Bazen “sağlıklı yaşam”ın en sağlıksız yanı, içtenliği öldürmesidir. Bir akşam birlikte pizza yiyin, gülün, geç yatın. Kas değil, kahkaha yakınlaştırır. Beden gevşemeden, ruh yakınlaşmaz.

Ne isteğim var, ne enerjim. Yaşla sistem çöktü mü?

Sevgili İrem Hanım,
47 yaşında, evli, iki çocuk babasıyım. Evde ne isteğim var, ne performans. İçki içiyorum — bazen stres atmak için, bazen alışkanlıktan. Sigarayı da bırakamadım. Kilo da aldı başını gidiyor. Eşim hâlâ güzel, seviyorum ama dokunmak bile aklıma gelmiyor. Ne isteğim var, ne enerjim. Yaşla sistem çöktü mü?

Değerli Okurum,
Alkol, sigara ve fazla kilo üçü bir araya geldiğinde, cinsel istek ve sertleşme üzerinde sessiz sabotaj yapar. Alkol kısa vadede rahatlatır ama uzun vadede testosteronu düşürür. Sigarada damarlar daralır; kan akışı azalır. Kilo artışıyla birlikte östrojen yükselir, testosteron düşer — yani vücut “daha az erkek” kimyasına bürünür.

Sonuç: İstek azalır, sertleşme zorlaşır, moral düşer, sonra da döngü kendini besler. Ama olay sadece biyoloji değil. Yorgunluk, tatminsizlik, stres, “yine mi aynı gün” hissi… Hepsi libidoyu eritir.

Peki çözüm? Sana bir dönüş gerekiyor: Alkolü azalt (özellikle cinsel ilişki öncesi tamamen bırak). 2-3 hafta sigarayı kesersen bile farkı hissedersin. Akşam yemeğinden sonra yürüyüş, hem kan dolaşımını hem testosteronu artırır.

Ve lütfen “başarısızlık” fikrini çöpe at. Başlamamak en büyük başarısızlıktır. Cinsellik kendine bakımın aynası. Kendini ihmal ettiğinde, arzun da seni ihmal eder. Uyku, nefes, hareketle sistem yeniden başlar.

ÇOK OKUNANLAR