İrem Hanım Merhaba. 34 yaşında bekar bir kadınım. Benim konum biraz garip olabilir ama artık kendimden bile yoruldum. Kendimi seksi hissediyorum. Aynada bakarken, Instagram’da story atarken, hatta sokakta yürürken bile… Ama biri bana gerçekten dokunmaya çalıştığında, geri çekiliyorum. Sanki “temas etmek” özel alanıma saldırı gibi geliyor.
Bunu bir “travma sonrası durum” gibi yaşamıyorum; yani kötü bir şey yaşamadım. Ama zihnimde biri bana gerçekten yaklaşınca hemen bir blokaj başlıyor. İçimden bir ses “dikkat, işler karışacak” diyor. Oysa dışarıdan bakıldığında seksi, özgüvenli, açık biri gibi görünüyorum.
İlişkilerimde de sürekli “güçlü kadın” rolüne takılıyorum. Bedenimi göstermekten çekinmem ama paylaşmakta zorlanırım. Duygusal ya da cinsel yakınlık teklif edildiğinde içim daralıyor. Belki de aslında sadece görünmek istiyorum, yaşamak değil? Ne oluyor bana? Beni ne tetikliyor olabilir?
Değerli Okurum,
Ne kadar dürüst, ne kadar tanıdık bir itiraf… Seninki tam bir “modern çağ cinsel çelişkisi”: “Seksi görün, ama seks konuşma. Dokunulabilir ol, ama dokunulma. İlgi çek, ama yakınlık kurma.”
İçinde olduğun duruma ilişki-duygu-beden kopukluğu diyebiliriz. Ve evet, çok yaygın.
Şöyle düşün:Sosyal medyada “görünmek”, sahici yakınlık ihtiyacının hızlı ama yüzeysel karşılığı haline geldi. Oysa cinsellik, sadece “güzel görünmek” değil; kırılgan olmak, duygusal soyunmak, kontrolü bırakmak demek. İşte bu noktada sistem hata veriyor.
Ne olabilir tetikleyici faktörler? Sürekli “yeterince güzel/fit/çekici olmalıyım” baskısıyla bedenin, cinselliğin hizmetkârı gibi çalışıyor olabilir. Yakınlık kurmanın, güçsüzlük anlamına geldiğini düşünebilirsin (özellikle başarılı, kontrol sahibi kadınlarda sık görülür).Ve belki de, duygusal derinliği olmayan temaslardan korunmak için bedenin “otomatik kilit” sistemi devreye giriyordur.
Çözüm mü? Cinsellik sadece çıplaklık değil, hissetme meselesi. Kendine “temas ne zaman güvenli hissettirdi?” diye sor.Bedeninle savaşma. Onu bir gösteri aracı değil, senin duygularının uzantısı gibi görmeye çalış.Yakınlık korkusu yaşayan biriyle sadece cinsel terapi değil, duygusal farkındalık çalışmaları da gerekebilir. Ve en önemlisi: Instagram’da “göründüğün gibi” olmak zorunda değilsin. Gerçek sen, filtresiz olan. Hem dokunur, hem dokunulmak ister. Unutma: Görünmek başkaları içindir, ama hissetmek sana ait. Sen seksi görünmeyi bırak, seksi hissetmeyi öğren — çünkü cinsellik, dıştan değil içten başlar.
“Gerçek Dokunuşa Bedenim Cevap Vermiyor”
Sevgili İrem Hanım,
Benimki biraz tuhaf bir mesele. 32 yaşındayım, bekar bir erkeğim. Fiziksel olarak sağlıklıyım, isteğim de var. Flört ediyorum, sevişmek istiyorum, hatta hayal kurduğumda çok heyecanlanıyorum. Ama iş gerçek temasa gelince, vücut “offline” oluyor.
Sevgilimle her şey yolunda, dokunmalar başlıyor, ama sanki sinyal gelmiyor. Yani aklım başka yerde değil, onu çok istiyorum, ama bedenim eşlik etmiyor. Sertleşme sorunları, araya soğukluk girmesi, sonra içten içe “neden böyle oluyor?” diye kendime kızmalar başlıyor. Partnerim anlayışlı ama içten içe “yeterince çekici değil miyim?” diye üzülüyor.
Ben ise “galiba ekranda gördüğüm sahnelerde aklım kalıyor” diye düşünmeye başladım. Pornodan mı oldu bu? Ya da gerçeklik artık beynim için fazla yavaş mı? Yoksa benim sistem güncelleme mi istiyor?
Değerli Okurum,
Seninki tam bir çağdaş cinsel çıkmaz: “İstek var, gerçeklik var, ama bağlantı zayıf!”
Yalnız değilsin. Bu durum artık öyle yaygın ki, adı bile var: “Porn-induced erectile dysfunction” (pornoya bağlı sertleşme bozukluğu) ya da daha genel adıyla “gerçek temasa karşı duyarsızlaşma.”
Şöyle düşün:Pornoda saniyeler içinde en uç fanteziler arasında zıplarken, beyin dopaminle sarhoş oluyor. Gerçek hayatta ise: bir dokunuş, bir nefes, bir bakış… ama dopamin “bu çok yavaş, hadi hızlan” diye bağırıyor! Sonuç olarak zihin partnerine açık, ama sinir sistemi hala “film nerede?” diye ekran bekliyor. Dokunuşlar yeterince hızlı, yoğun ya da uç bulunmuyor. Orgazmı sadece kendi kontrolünde yaşamaya alışan birey, paylaşımlı bir cinsellikte “kaybolmuş” hissediyor.
Çözüm var mı? Kesinlikle evet. Önce Porno detoksu başla. 21-30 gün arası uzak kalmak bile beyin reseptörlerini yeniden hassaslaştırır. Mastürbasyon alışkanlıklarını değiştir. Hızlı, baskılı ve tek yönlü uyarım yerine yavaş, hayal gücüne dayalı ve beden odaklı deneyimler seç. Partnerinle acele etmeden, sadece temas odaklı (ilişki olmadan) “yeniden keşif seansları” yapın. Gerekirse bir cinsel terapistle bu durumu konuş. Çünkü bazen arkasında performans kaygısı ya da “kontrolü kaybetme korkusu” da yatıyor olabilir. Ve şunu unutma: Zihnin seni çağırıyorsa, bedenin ona küs değil, sadece geç geliyor. Sen o bedeni tekrar hissetmeye başlayacaksın. Yeter ki ekranı değil, teni seçmeye devam et.
“İstek Var, Enerji Yok: Bu Aşkın Şanzımanı Dağılır mı?”
Sevgili İrem Hanım,
Benimki hem aşk hem efor ilişkisi. 52 yaşında bir erkeğim, gençliğimde elimden kaçan kurtulan olmazdı, ama şimdi işler biraz değişti. 30 yaşında, müthiş enerjik bir sevgilim var ve evet… yorgunum. Cinsel isteğim ona göre daha az; sabahları kahvaltıyı bile zor yaparken o sabah sporu yerine beni tercih ediyor (takdir ediyorum ama ayıltıcı kahve yerine uyarıcı sevgili biraz ağır geliyor). Onu kırmak istemiyorum. Ama performans baskısı var. Ayak uydurmak da zor. İlişkimizi yormadan, enerjimi koruyarak ne yapabilirim?
Değerli Okurum,
Öncelikle seni alkışlıyorum! Anladığım kadarıyla bu aşk, duygusal olduğu kadar kardiyo da içeriyor. Uzmanlara göre 50 yaş sonrası erkeklerde testosteron seviyeleri doğal olarak düşüyor. Bu, sadece cinsel isteği değil, enerji düzeyini, ruh halini ve bazen sabrı bile etkileyebilir. Ancak bu yaşta “daha az istemek”, “az sevmek” anlamına gelmez. Dürtüsel gençlik yerine bilinçli, duygulu bir yakınlık dönemi başlar.
Ama sevgilin hâlâ “enerji içeceği modunda” takılıyorsa, işler karışabilir. Çözüm mü? Önce bir androloji uzmanına görün. Hormon seviyelerin, damar sağlığın, uyku kaliten ve psikolojik yüklerin birlikte değerlendirilmesi önemli. Bu arada sakın ola ki internette “erkekliği uçuran bitkiler” diye arama yapma.
Cinsel yaşam sadece “ilişki”den ibaret değil; yakınlık, tensel temas, fantezi oyunları da bu alana dahil. Performans baskısını azaltan, “enerji yerine heyecan” odaklı aktiviteler deneyin. Ve partnerine dürüstçe konuş: “Ben seni istiyorum, ama her an değil. Arada şarj olmam gerekiyor.”
Unutma, şarj olmayan telefon bile kapanır. Senin gibi ne istediğini bilen, sevdiği kadına hem saygı duyan hem de onu mutlu etmek isteyen bir adam zaten 10 adım öndedir. Ama bu maratonu tek başına koşma, ara ara yürüyüşe geç — hatta bazen birlikte bankta oturup sohbet edin. Cinsel uyumsuzluk, konuşuldukça kriz değil, çeşitliliğe dönüşür. Unutma: İyi bir aşk sadece tempoyla değil, senkronla yürür.