Amerikan Dışişleri Bakanı Marco Rubio, NATO Dışişleri Bakanları Gayriresmi Toplantısı kapsamında bulunduğu Antalya’da basın mensuplarına Rusya-Ukrayna, Gazze ve Suriye gündemine yönelik konuştu.
Türkiye’nin ev sahipliğinde Rusya-Ukrayna arasında İstanbul’da düzenlenecek barış müzakerelerine yönelik konuşan Rubio, ABD heyetinin, Ukrayna’dan üst düzey bir heyetle görüşeceğini ve Rusya-Ukrayna müzakerelerine katılacağını kaydederek ateşkesin önemini vurguladı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın bu savaşı bitirmek için sabırsızlandığını ileri süren Rubio, “Değerlendirmeme göre, Başkan (Trump) ve Putin bu konu üzerinde doğrudan etkileşime girene kadar burada bir atılım yaşayamayacağımızı düşünüyorum” dedi.
Somut bir ilerleme olmadığı takdirde ABD’nin arabuluculuktan çekilme ihtimaline yönelik Rubio, şunları kaydetti:
“Açıkçası Trump ve Putin, yüz yüze oturup ileriye dönük niyetlerinin ne olduğunu belirleyene kadar burada bir atılım yapacağımıza inanmıyorum. Burada bir atılım yapmamızın tek yolu, Trump’ın Putin ile yüz yüze oturup, bir kez ve herkes için, barışa giden bir yol olup olmadığını ve varsa bunun ne olduğunu belirlemesi.”
Rus tarafının gönderdiği heyetin seviyesinin, müzakerelerin “kesinlikle büyük bir atılımla sonuçlandıracak bir gösterge” olmadığını savunan Rubio, “Umarım yanılıyorumdur. Umarım haberler ateşkes konusunda anlaştıklarını söyler” dedi.
Suriye’de dönüşüm
Rubio, Suriye’de barış ve istikrar sağlanması için destek sunmaya hazır olduklarını açıklayarak, “Barışçıl ve istikrarlı bir Suriye, bölge için son yılların en büyük olumlu gelişmelerinden biri olur” dedi.
Suriye’deki mevcut yönetimin, çok kültürlü ve farklı toplumsal unsurların bir arada yaşayabileceği bir toplum inşa etmeyi hedefleyen ulusal bir hareket yürüttüğünü ifade eden Rubio, bu sürecin uzun ve zorlu olacağını belirterek “Başarılı olması halinde bölge üzerinde dönüştürücü bir etkisi olacak” şeklinde konuştu.
Rubio, Şam yönetiminin İsrail dahil olmak üzere komşu ülkelerle barış içinde yaşamayı istediğini ve terör unsurlarını ülkeden çıkarmayı amaçladığını aktardı.
Suriye’deki yeni yönetimin ülke topraklarında kimyasal silahların depolanmasını istemediğine işaret eden Rubio, Suriye’nin bu silahların güvenli şekilde tespit ve imha edilmesi için ABD’den destek istediğini, Washington yönetiminin de bu desteği vermeye hazır olduğunu belirtti.
Türkiye gibi bölgesel ortaklar
Suriye’nin farklı inançlara ve geçmişlere sahip insanların uzun zamandır bir arada yaşadığı bir ülke olduğunu kaydeden Rubio, “bölgeyi istikrarsızlaştıracak acımasız savaş” yerine “büyük bir dönüşüme” vurgu yaptı.
Rubio, şunları söyledi:
“Bunu (dönüşümü) gerçekleştirmek sahadaki liderlere kalacak ve onlar da bazı önemli zorluklarla karşı karşıya. Hiç şüphe yok. İyi haber şu ki, Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve BAE gibi katkıda bulunmaya istekli bölgesel ortaklar var.”
Yaptırımların kaldırılmasının etkilerinin hissedileceğini kaydeden Rubio, bunun da temel hizmetleri sağlayabilecek bir yönetimin tesis edilmesi sayesinde ülkede yeniden inşa çalışmalarına katkı sunacağını bildirdi.
Sezar Yasası
Rubio, Kongre üyelerinin Suriye’ye yaptırımların kaldırılması için Sezar Yasası’ndaki muafiyet yetkisini kullanılması için çağrı yaptığını aktararak, Trump’ın ilk adım olarak muafiyet kullanmayı planladığını ve bunun 180 günde bir yenilenmesi gerektiğini ifade etti.
Yeterli ilerleme kaydedilirse, Kongre’den yaptırımların tamamen kaldırmasını talep edebileceklerini belirten Rubio, “Henüz o noktada değiliz, bu adım şu aşamada erken olur. Öncelikle, yabancı ortakların yaptırım riski olmadan Suriye’ye yardım göndermesine imkan tanıyacak ilk muafiyetle başlamak istiyoruz” diye konuştu.
Bakan Rubio, Suriye’ye yaptırımların kaldırılmasını desteklediğini vurguladı
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriyeli mevkidaşı Esad Hasan Şeybani ile görüşmesinde “Suriye yaptırımlarının kaldırılmasına yönelik desteğini” yineledi.
ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Rubio’nun Şeybani ile Türkiye’de bir araya geldiği belirtildi.
Açıklamaya göre Rubio, görüşmede, “ABD’nin Suriye’nin istikrara kavuşması için yaptırımların hafifletilmesine verdiği desteği” teyit etti.
Açıklamada, “Suriye hükümetinin İsrail ile barış çağrılarını, İran’ın Suriye’deki etkisini sona erdirme çabalarını, Suriye’de kaybolan ya da öldürülen ABD vatandaşlarının akıbetini tespit etme taahhüdünü ve tüm kimyasal silahların imha edilmesini memnuniyetle karşıladı. Bakan, etnik köken ya da din ayrımı gözetmeksizin tüm Suriyelilerin insan haklarının korunmasının öneminin altını çizdi” ifadelerine yer verildi.
Bakan Rubio, Netanyahu ile Suriye ve İran’ı görüştüABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile özellikle ABD’nin Suriye politikasındaki güncel durumu ve İran ile ilgili gelişmeleri ele aldı.
ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Rubio ile Netanyahu arasındaki telefon görüşmesinde Suriye ve İran ile ilgili güncel gelişmelerin ele alındığı bildirildi.
Açıklamada, Rubio’nun, “ABD’nin İsrail’in güvenliğine olan sarsılmaz bağlılığını” bir kez daha teyit ettiği vurgulandı.
“Bakan Rubio ile Başbakan Netanyahu, Başkan (Donald) Trump’ın Suudi Arabistan’da Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara ile gerçekleştirdiği tarihi görüşmenin ardından Suriye konusunu ele aldı” denilen açıklamada, iki ismin ayrıca İran ile ilgili başlıkları da ele aldığı belirtildi.
Alternatif planlara “açığız” masajı
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüştüğünü kaydeden Rubio, Washington yönetiminin, Gazze’deki insani durumun gidişatından endişe duyduğunu bildirdi.
Gazze halkının çektiği acılara karşı duyarsız olmadıklarını ve çatışmanın kalıcı bir şekilde sona ermesini istediklerini kaydeden Rubio, “Hamas teslim olursa (çatışmalar) hemen sona erer” ifadesini kullandı.
Gazze Şeridi’ndeki duruma değinen Rubio, bölge halkının “Hamas yönetiminde olduğundan daha iyi bir geleceği” hak ettiğini ileri sürerek bölge halkının insani durumun gidişatından rahatsız olduğunu aktardı.
ABD’nin desteklediği ve “Hamas tarafından saptırılmayan ve çalınmayan bir yardım ulaştırma planına” yönelik eleştiriler duyduğunu kaydeden Rubio, başkalarının “daha iyi bir alternatif planlarına” açık olduklarını belirtti.
Hamas’ın “barışçıl bir grup” olmadığını savunan Rubio, “Onlar bir terörist grup. Bunlar savaşla hiçbir ilgisi olmayan masum insanları kaçıran, tecavüz eden, katleden bir grup ve var oldukları ve etrafta oldukları sürece barış olmayacak” dedi.
Siyasi değil “ruhani” lider
Papa’nın siyasi bir lider gibi değerlendirilmesine karşı çıkan Rubio, Papa’nın sadece Katolik Kilisesi’nin “ruhani lideri” olduğunu vurguladı.
Rubio, Katolik sosyal öğretilerinin göçmenlere şefkatle yaklaşmayı öngördüğünü ancak kitlesel göç ve açlığın insan kaçakçılığına ve suç oranlarının artmasına yol açtığını ifade etti.