Gözaltında kaybedilenlerin akıbetinin açıklanması ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda basın açıklaması yapan Cumartesi Anneleri, 1057. hafta buluşmasında, 1993 yılında Şırnak’ta gözaltına alındıktan sonra katledilen Ömer Çetin, Ahmet Güler, Sait Şen, Beşir Baskak, Abdullah Güler ve Ahmet Güler için adalet çağrısı yaptı.
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini öğrenmek ve faillerin yargılanması talebiyle 1995 yılından bu yana Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri, 1057. haftada da meydandaydı.
Kayıp yakınları, 1993 yılında Şırnak’ın Güçlükonak ilçesine bağlı Özbaşoğlu köyünde gözaltına alınarak infaz edilen Ömer Çetin, Ahmet Güler, Sait Şen, Beşir Baskak, Abdullah Güler ve Ahmet Güler için yıllardır süren adalet mücadelesini bir kez daha kamuoyu gündemine taşıdı.
Açıklamada, olayın üzerinden 32 yıl geçmesine rağmen faillerin yargılanmadığına dikkat çekildi.
“Elleri bağlı şekilde karakola götürüldü”
Yaklaşık otuz iki yıl önce, Haziran 1993’te Şırnak’ın Güçlükonak ilçesine bağlı Özbaşoğlu köyünde gerçekleştirilen bir askerî operasyon sırasında altı köylü gözaltına alındı. Açıklamaya göre yüzlerce asker ve korucunun katılımıyla düzenlenen baskında tüm köy halkı okul bahçesinde toplandı, bazıları gözaltına alındı ve işkenceye maruz bırakıldı.
Gözaltına alınan Ömer Çetin’in evinde yapılan aramada herhangi bir bulguya ulaşılamadı. Ancak askerlerin kendisini tehdit etmesinin ardından kaçmaya çalışırken vurularak ağır yaralandığı aktarıldı. Aynı gün, Ömer Çetin ile birlikte Ahmet Güler, Sait Şen, Beşir Baskak, Abdullah Güler ve bir başka Ahmet Güler elleri bağlı şekilde karakola götürüldü.
Af Örgütü tarafından gönderilen mektup da yanıtsız kaldı
Birkaç gün sonra köye dönebilen ve ağır yaralı halde hayatta kalan Ahmet Güler, gözaltında yaşananları detaylarıyla anlattı. Güler’in ifadesine göre, Ömer Çetin ve diğer Ahmet Güler köy yakınlarında infaz edildi, kalan dört kişi ise dağlık bir bölgeye götürülüp çukura atıldı ve üzerlerine ateş açıldı. Patlayan bir bombadan sonra bilincini yitirdiğini belirten Güler, hayatta kalmayı başardı ve köye dönerek yaşananları açıkladı.
Aileler, olaydan sonra zorla yerlerinden edildi ve göç etmek zorunda kaldı. Ahmet Güler 24 gün hastanede tedavi gördü, sol kolu sakat kaldı ve yaşadıklarını tüm açıklığıyla anlatmasına rağmen hiçbir adli işlem başlatılmadı. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller’e Uluslararası Af Örgütü tarafından gönderilen mektup da yanıtsız kaldı.
19 yıl sonra defnedildi
2012 yılında Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı tarafından başlatılan soruşturmada yapılan kazılarda kayıplara ait kemikler bulundu. Elbiselerinden teşhis edilen kalıntılar ailelere teslim edilerek 19 yıl sonra dini törenle defnedildi.
“Vazgeçmeyeceğiz”
Aradan geçen 32 yıla rağmen olayla ilgili herhangi bir resmi açıklama yapılmadığı, sorumluların yargı önüne çıkarılmadığı vurgulandı. Aileler ve hak savunucuları, hakikatin açığa çıkarılması ve adaletin sağlanması için mücadeleye devam edeceklerini belirtti.
Açıklamada, “Kaç yıl geçerse geçsin, Ömer Çetin, Ahmet Güler, Sait Şen, Beşir Baskak, Abdullah Güler ve Ahmet Güler için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” dendi.