Bir ‘bilişsel işlev vergisi’ olarak yoksulluk!
07 Kasım 2025

İstanbul Planlama Ajansı’nın ekim ayına ilişkin olarak açıkladığı verilere göre İstanbul’da dört kişilik bir ailenin aylık geçim maliyeti 104 bin 927 lira. Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun yayınladığı verilere göre tek bir kişinin barınma, ulaşım, gıda, ısınma ve kişisel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için gerekli asgari harcama ise 36 bin 984 TL. Özellikle kira ödemek zorunda olan bir kişi için, bu rakamın da son derece iyimser kaldığını belirtmek gerekir.

Ekonomik açıdan zorluklar yaşamak sadece basit bir finansal sorun değil, bireylerin hayatının tamamı etkileniyor. Bu olumsuz etkilenme sadece sağlık hizmetlerine, sağlıklı gıdalara ve benzeri yaşam için elzem olan mal ve hizmetlere daha az ulaşabilme ile sınırlı değil. Yoksulluk doğrudan bilişsel işlevlerimizi azaltmak suretiyle adeta bir “bilişsel işlev vergisi” teşkil ediyor.

Yoksulluk yaklaşık 13-14 IQ puanı fark yaratıyor

Yapılan araştırmalara göre, yoksulluk bilişsel işlevlerimizi olumsuz etkileyerek IQ skorumuzu yaklaşık 13-14 puan geriletiyor. Bu gerileme, örneğin, bütün bir gece hiç uyunmaması sonucu ortaya çıkan olumsuz etkiye ve kronik alkol sorunu olan yetişkinler ile alkol sorunu olmayan yetişkinler arasındaki farka eş değer. Bu olumsuz etkinin yaşanması için yoksulluk sınırının altında bir gelir elde ediliyor olması da şart değil. Bir kişinin ihtiyaçlarının karşılanamadığını düşünüyor olması yeterli.

Bilişsel kapasite sınırlı, yoksulluktan kaynaklanan sorunlar fazla…

Harcamalarını karşılayamayan kişilerin zihni devamlı ekonomik sorunlarla meşgul olmak durumunda kalıyor. İki ya da üç zaruri harcama arasından birini seçmek zorunda olmak, borçların belirli bir bölümünü ödeyerek ay sonunu getirebilmek, öngörülemeyen masraflarla başa çıkamamanın getirdiği stresle baş etmeye çalışmak bunlardan sadece birkaçı. Herhangi bir hata yapmanın adeta bir “lüks” haline geliyor olması da ayrı bir baskı oluşturuyor. Mesela, bir anlık dikkatsizlik nedeniyle ufak hasarlı bir araba kazası yeterli geliri olan bir kişi için çok ciddi bir sorun değilken, yoksulluk ile boğuşan bir kişi için adeta bir felakete dönüşebiliyor.

Sınırlı olan bilişsel kapasitenin önemli bir bölümü ekonomik sorunların hafifletilmesi veya sadece bu sorunlardan doğan stres ile baş edebilmek için kullanılınca, günlük faaliyetlere harcanabilecek bilişsel işlev azalıyor. Ekonomik sorunlar ortadan kalkınca, bilişsel işlevin normal haline dönüyor olması da bu durumun net bir göstergesi.

Yoksulluk, bir “yoksulluk kısır döngüsü” yaratıyor

Yoksulluğun bertaraf edilmesi ise yalnızca mevcut ekonomik koşullar nedeniyle değil, yoksulluğun yarattığı etki nedeniyle de pek kolay olmuyor.Yapılan farklı araştırmalarda elde edilen bulgulara göre, ekonomik sıkıntı çeken kişiler daha dikkatsiz oluyor ve bu nedenle daha fazla hata yapıyor, ölçüsüz borçlanma eğilimi gösteriyor ve kısa vadede haz alınmasını sağlayacak faaliyetleri uzun vadede olumlu sonuçlar doğuracak faaliyetlere, ekonomik sorun yaşamayan kişilere kıyasla, daha sık tercih ediyor. Yoksulluk ile mücadele eden kişiler, ayrıca, yalnızca ekonomik sorunlara odaklanma ve kendileri için faydalı olabilecek başka bilgileri fark edememe eğiliminde oluyor. Bütün bu faktörler bir araya gelince adeta bir yoksulluk kısır döngüsü oluşuyor.

Bireysel çözümler yetersiz…

Yoksulluk sorununun bireysel imkânlarla çözülebilmesi olanaksız olmasa da son derece zor. Sorundan muzdarip geniş bir kitle olduğunda ise kapsamlı bir devlet politikası geliştirilmesinin şart olduğu aşikâr. Mevcut koşullarda, yaşanan bireysel ekonomik zorlukların sadece açlık ve yoksulluk sınırları açıklandığı zaman değil, her zaman gündemimizi meşgul etmesi gerekiyor.

ÇOK OKUNANLAR