Moskova’da 6 saatlik zirveden ateşkes çıktı. Suriye geri çekilmiyor. Yeni İdlib Mutabakatı’na göre bölgede son durum

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya'nın başkenti Moskova'da bir araya geldi. ( Sefa Karacan - Anadolu Ajansı )

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında yapılan İdlib zirvesinden ateşkes kararı çıktı. Ateşkes, halen mevcut “askeri temas hattı” üzerinde olacak ve 6 Mart’ın ilk dakikasında başlayacak. Açıklanan mutabakat metnine bakınca, Suriye birliklerinin Türkiye’nin talep ettiği gibi 2018 Soçi mutabakatı sınırlarına geri dönmeyecekleri, geçen yıldan beri süren saldırılarda elde ettikleri toprakları ve diğer stratejik yerleri tutacakları anlaşılıyor.
Ateşkes kararı, önce Erdoğan ile Putin arasında baş başa yapılan ve 2 saatten fazla süren, ardından da heyetlerin de katılımıyla devam edip 4 saate yakın yapılan müzakereler sonunda alındı.
Kremlin’de toplamı 6 saate varan müzakereler öncesi büyük bir gerginlik ve İdlib’de şiddetli çatışmalar vardı. Türk ordusu 27 Şubat günü art arda gelen iki saldırıda toplam 36 şehit vermişti.
Bundan önce, Suriye’nin İdlib’deki Türk birliklerini hedef alıp 8 askerimizi şehit etmesi sonrası Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ağzından Suriye’ye ültimatom verip 29 Şubat akşamına kadar 2018 Eylül ayında Türkiye ile Rusya arasında Soçi’de varılan bir mutabakatla belirlenen “İdlib gerilimi azaltma bölgesi sınırları”na geri dönmesini istemişti.
Bu ültimatom sonrası Suriye geri çekilmek bir yana, Rusya’nın da yoğun askeri desteğiyle birlikte İdlib coğrafyasında ilerlemesini sürdürmüş ve stratejik öneme sahip M5 karayolunu ele geçirmişti. Şimdi Kremlin zirvesi sonrası varılan anlaşma Suriye ordusunun geri çekilmesini öngörmüyor, tersine Türkiye’ye İdlib’de büyük sorumluluk yüklüyor. Öte yandan, yine anlaşmaya göre Türkiye, 10 gün içinde İdlib şehir merkezinin güneyinde kalan ve henüz Suriye tarafından ele geçirilmemiş olan M4 karayolunun kuzey ve güneyinde 6’şar kilometrelik bir bölgeyi “güvenli” hale getirecek ve bu yol üzerinde Türk-Rus ortak devriyesi yapılacak. Bu yolu güvenli hale getirmek için Türkiye’nin bölgedeki cihatçı gruplarla, bunlar içinde en kuvvetlisi olan HTŞ ile çatışması gerekebilir.
5 Mart günü Moskova’da imzalanan ve imzalandığı anda yürürlüğe giren mutabakat, Suriye’nin ve Rusya’nın bir daha İdlib’e saldırmayacağını garantiye almıyor, aksine içine milyonlarca sivilin sıkıştığı kalan bölgede terörle mücadele, yani cihatçı grupları silahsızlandırıp etkisiz hale getirme görevini de Türkiye’ye bırakıyor. Bu grupların herhangi bir provokasyonu savaşı yeniden başlatabilir. Türkiye’nin öncesinde çok yüksek perdeden konuşarak dile getirdiği taleplerin hiçbiri yerine gelmiş gibi gözükmüyor ama yine de aslında bu ateşkesi de bir çeşit başarı olarak görmek gerek. Çünkü, sonuç olarak İdlib’de sivillere yönelik saldırılar duracak. Ve bu ateşkesin kalıcı olmasının temin edilmesi halinde bölgedeki sivillerin hayatı bir ölçüde daha yaşanabilir hale gelecek.
Bu ateşkesin bir çeşit başarı olarak sayılmasını gerektiren bir başka neden, Suriye rejiminin İdlib’den Türkiye’yi söküp atamamış olması ve bir daha bunu denemekten çekinmesine yetecek kadar ağır kayıplar vermiş olması. Böylece Türkiye’nin daha önce düzenlediği Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı gibi harekatlarla güvence altına aldığı alanlar da güvenli kalmaya devam edebilecek.
Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve sonrası “Putin’le Fırat’ın Doğusu konusunda ortak çalışmak”tan söz etti. Geçen hafta Cumhurbaşkanı Rusya’yı Fırat’ın Doğusu konusunda imzalanan mutabakata uymamakla, temizlenmiş olması gereken bölgede YPG/PKK’nın hareketlerine göz yummakla suçlamıştı.

Putin’in sözleri
Dün gece zirve sonrasında varılan anlaşmayı duyurmak için önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin konuştu, ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan. Putin’in açıklaması kısaydı:
“Bu yıl içerisinde 3’üncü olan görüşmemizi gerçekleştirdik. Aramızdaki şahsi temasımız ikili ilişkilerimize çözüm bulma imkanı sağlıyor. İdlib’de terör unsurları aktivitelerini ciddi bir biçimde artırdı. Düzenli olarak saldırılarını artırmışlardır. 1 Mart tarihinde ÇNRA sistemiyle bir saldırı girişimi yaşandı. Türk askerler arasında da kayıplar var. Bu vesileyle taziye dileklerimi yinelemek istiyorum. Türkiye ile bazen görüş ayrılıklarımız oluyor ama kritik durumlarda ortak noktalar bulmayı başarıyorduk. Çözümler üretiyorduk. Bugün de öyle oldu. Bugün ülkelerimizin Astana formatındaki çalışmaları devam ettirmeye niyeti olduğunu bildiriyoruz. Suriye’nin egemenliğinden ve toprak bütünlüğünden yanayız. Uluslararası terör örgütleriyle mücadelede kararlıyız. Bugün 6 saatlik görüşme sonucu ortak bir belge hazırladık. Bu belgenin çatışmaların durdurulması ve sivillerin azaplarına son verilmesine yardımcı olacağına inanıyorum.”

Cumhurbaşkanı’nın konuşmasından bazı satır başları şöyleydi:
“Yaklaşık 6 saat süren bir çalışma yaptık ve bu arada tesis ettiğimiz samimi diyalog kapsamında fikirlerimizin ayrıldığı ve benzediği tüm konuları görüştük, müzakare ettik. Türk-Rus münasebetlerinin derin tarihi kökleri vardır. 5 asrı aşan bu samimi köklü iletişime sahibiz. Bu yüzden diplomatik ilişkilerimizin 100. yılında bu sene sayın Putin’i ülkemize bekliyoruz. Sayın Putin’le (2018’de) Soçi’de anlaşma sağlamıştık. İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’nin mutabakata uygun muhafaza edilmesi için uğraşıyorduk. Bölgede ateşkesin savunulması için gerekli tedbirler alınmıştı. Rejimin artan ve doğrudan sivilleri ateş altına alan saldırıları nedeniyle mutabakat bozulmuştu. Bunun 1. derecede sorumlusu saldırılarıyla bölgeyi hedef alan rejimdir. Bu bölgedeki tamamı 4 milyon insanı terörist kabul edip havadan ve karadan ateş altına alınması insani değildir. Verilere göre sayıları 1.5 milyon olan bölge halkı sınırımıza dayanmıştır. Rejim İdlib’i insansızlaştırmaya çalıştırıyor. Ve göç dalgasıyla Türkiye zora sokmak istenmektedir. Elbette bu tehdit karşısında eli kolu bağlı kalacak değildik. İdlib’de istikrarı sağlamak üzere ilave askeri birlikleri gönderdik. Hem ateşkese riayet etmeyen gruplar hem de rejimin sivillere yönelik saldırganlığını azaltmak için sahada yer aldık. Bu sırada Rus güçleriyle koordinasyona dikkat ettik. Rejimin doğrudan askerimizi hedef alan saldırılarının ardından İdlib’de yeni bir statü oluşturulması gerekiyor. Rusya ile Fırat’ın doğusu adına çalışmaları derinleştirerek sürdürmeyi arzu ediyoruz. Hemfikir olduğuna inandığımız Rusya’nın rejimin bizi hedef alan hareketlerini göze alacağına inanıyorum. Bugün yaptığımız çalışma bölgedeki soruna kalıcı çözüm bulma idaremizin bir sonucudur. Ateşkesi gerçekleştirecek ve diğer adımları da süratle atacağız. Bugün gece 00.01 ‘de ateşkes yürürlüğe girecek.”

Yeni İdlib Mutabakatı’na göre bölgede durum böyle olacak
İşte mutabakat metni
İki Cumhurbaşkanı’ndan sonra sıra Dışişleri Bakanlarına geldi ve Türkiye Cumhurbaşkanı Mevlüt Çavuşoğlu, iki ülke arasında imzalanan protokolü açıkladı.

Protokol aynen şöyle:
“Suriye Arap Cumhuriyeti’nde Gerginliği Azaltma Bölgeleri Oluşturulmasına İlişkin 4 Mayıs 2017 tarihli Muhtıra ve İdlip Gerginliği Azaltma Bölgesindeki Durumun İstikrarlaştırılmasına İlişkin 17 Eylül 2018 tarihli Muhtıra’yı hatırda tutarak,
Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne olan kuvvetli taahhütlerini yineleyerek,
Terörizmin tüm tezahürleriyle mücadele ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından terörist olarak tanımlanan tüm grupların ortadan kaldırılması yönündeki kararlılıklarını yinelerken, sivillerin ve sivil altyapının hedef alınmasının hiçbir şekilde mazur görülemeyeceğini kabul ederek,
Suriye ihtilafının askeri çözümünün olamayacağının ve ihtilafın yalnızca Suriyelilerin öncülüğünde ve sahipliğinde, Birleşmiş Milletler’in kolaylaştırıcılığında, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararıyla uyumlu siyasi süreç yoluyla sona erdirilebileceğinin altını çizerek,
İnsani krizin daha da kötüleşmesinin önlenmesinin, sivillerin korunmasının, ihtiyaç sahibi tüm Suriyelilere önkoşulsuz ve ayrım gözetmeksizin koruma ve insani yardım sağlanmasının, keza ülke içinden yerinden edilmelerin önlenmesi ile mültecilerin ve ülke içinde yerinden edilen kişilerin güvenli ve gönüllü olarak Suriye’deki asıl ikamet yerlerine geri dönüşlerinin kolaylaştırılmasının önemini vurgulayarak,
Aşağıdaki hususlarda mutabık kalmışlardır

1-İdlib gerginliği azaltma bölgesindeki temas hattı boyunca tüm askeri faaliyetler 6 Mart 2020 tarihinde saat 00:01’den itibaren durdurulacaktır.
2-M4 karayolunun kuzeyinde 6 km ve güneyinde 6 km derinliğinde bir güvenli koridor tesis edilecektir. Güvenli koridorun işleyişine dair ayrıntılı esas ve usuller, Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu Savunma Bakanlıkları arasında 7 gün içinde kararlaştırılacaktır.
3-Türk-Rus ortak devriyeleri, 15 Mart 2020 tarihinde M4 karayolunun Trumba’dan (Serakib’in 2 km batısı) Ain-Al-Havr’a kadar olan kesimi boyunca başlatılacaktır.

İşbu Protokol, imzalandığı anda yürürlüğe girer.
Türkçe, Rusça ve İngilizce üç örnek olarak ve eşit yasal geçerliliği olacak şekilde 5 Mart 2020 tarihinde Moskova’da imzalanmıştır.”

Bu Web Sitesi Cookie kullanıyor