AB zirvesi öncesi Erdoğan’dan Doğu Akdeniz’de “diplomatik çözüm” çağrısı
07 Aralık 2020

Tam Brüksel’de Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları’nın hafta sonu yapılacak liderler zirvesi gündemini belirlemek üzere toplanacağı saatlere denk getirilmiş, Antalya’da çok özel bir “çalıştay” vardı.

Uluslararası Üniversiteler Konseyi ve Akdeniz Üniversitesi tarafından düzenlenen Doğu Akdeniz Çalıştayı’nın çok önemli iki de konuşmacısı vardı: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu.

Erdoğan, video konferans yöntemiyle katıldığı çalıştayda AB Zirvesine ve Yunanistan’a mesajlar verdi. Erdoğan, “Şayet Akdeniz’de kalıcı çözüm yolunda mesafe alınmak isteniyorsa, diplomasiye şans tanınmalıdır” dedi.

Erdoğan: Kazan-Kazan bir formül bulunabilir

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması özetle şöyleydi:

-Doğu Akdeniz ile ilgili meseleler bizimle beraber dünyadaki birçok devletin ve akademik kuruluşun da öncelikli gündemini oluşturuyor. Akdeniz’e kıyısı olsun veya olmasın pek çok ülke, burada meydana gelen olayları yakından takip ediyor, bir şekilde müdahil olmaya çalışıyor.

-Son yıllarda başta enerji olmak üzere Avrupa, Afrika ve Ortadoğu eksenli tüm tartışmaların odağında Doğu Akdeniz yer alıyor. Kamuoyuna yansıyan kimi bilimsel araştırmalar, bölgedeki çıkarılabilir doğal gaz miktarının 3.5 trilyon ile 10 trilyon metreküp arasında olduğunu ifade etmektedir. Aynı şekilde bölgede 1.5 ile 3.5 milyar varil civarında petrol rezervinin mevcut olduğu hesaplanmaktadır. Ekonomik gücü, konumu ne olursa olsun bölgemizdeki hiçbir ülke, bu potansiyeli görmezden gelemez. Özellikle Türkiye gibi, Akdeniz’in en uzun kıyı şeridine sahip ülkesinin burada yaşanan gelişmeleri tribünden izlemesi mümkün değildir.

-Ülkemizin, Antalya sahillerine hapsetmeyi amaçlayan plan ve haritaları kabul etmeyeceğini açıkça dile getirdik. Tehdit ve şantajlara boyun eğmeyeceğimizi, emperyalist yayılmacılığa izin vermeyeceğimizi muhataplarımıza ifade ettik. Biz kimsenin hakkını, hukukunu gasbetme peşinde değiliz. Biz sadece haklarımızı elimizden almaya çalışan korsan zihniyete karşı dik bir duruş sergiliyoruz. Nitekim geride bıraktığımız birkaç ayda yaşananlar, Türkiye’nin bu konudaki kararlılığının tezahürü olmuştur.

-Akdeniz’deki sorunları, birbirimizi dışlayarak değil, bölgedeki tüm aktörleri aynı masa etrafında buluşturarak çözebileceğimize inanıyoruz. Şayet Akdeniz’de kalıcı çözüm yolunda mesafe alınmak isteniyorsa, diplomasiye şans tanınmalıdır. Zira diplomasi ve müzakere bizi ortak paydada buluşturacak en kestirme, en garanti yoldur. Bu konuda Türkiye, 2003’ten beri Yunanistan ve Rum Yönetimi’nin tüm şımarıklıklarına rağmen soğukkanlılığını muhafaza etmiştir. Bugün de aynı uzlaşmacı tavrımızı sürdürüyoruz. Avrupa Birliği, içine düştüğü stratejik körlükten bir an önce kurtulmalı, Rum Kesimi ve Yunanistan tarafından Doğu Akdeniz’de bir ‘koçbaşı’ gibi kullanılmasına müsaade etmemelidir. Birlik dayanışması adı altında, Kıbrıs Türklerine ve Türkiye’ye daha fazla haksızlık yapılmamalıdır.

-Muhataplarımızdan, Türkiye’nin uzattığı bu eli havada bırakmamalarını bekliyoruz.Başta Yunanistan olmak üzere Akdeniz’de komşumuz olan tüm ülkeleri, bu meseleyi ‘sıfır toplamlı bir oyun’ olarak görmekten vazgeçmeye çağırıyorum. Sağduyu, samimiyet ve aklıselimle hareket edildiğinde, herkesin hakkını koruyan, kazan-kazan temelli bir formül bulabileceğimize inanıyorum.

Çavuşoğlu: Zenginliği paylaşalım

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ardından bu kez Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu söz aldı. Onun mesajları da benzer yöndeydi. Çavuşoğlu, “Gelin bu işi beraber çözelim. Bir zenginlik varsa paylaşalım. Sorunları diplomasiyle siyasi yöntemlerle çözelim” dedi.

Çavuşoğlu’nun konuşmasından satır başları da şöyleydi:

-2011’de önce KKTC ile anlaşma imzaladık, sonra kendi faaliyetlerimizi devam ettirdik. KKTC’nin bize ruhsat verdiği alanlarda ve yine 2018’de kendi gemilerimizle beraber sondaj çalışmalarına başlayınca kıyamet koptu. Şöyle bir hava estirdiler, ‘Türkiye bir gün gemilerini getirdi, sorun başladı’. Oysa öyle değil. Bu sorunun sebebi ne? Yunanistan’ın maksimalist yaklaşımları.

-Yunanistan hemen burnumuzun dibinde Kaş’ın karşısında Meis Adası’na 2 kilometre uzaklıkta 10 kilometrekarelik bir adacıkta 40 bin kilometrekarelik kıta sahanlığı istiyor. Bu hangi uluslararası hukukta var. Bunu Yunanlılara söylediğimizde, ‘Bir yerden başlayalım da sonra orta noktada anlaşırız’ diyor. Öyle maksimalist yaklaşımla adım attıktan sonra nerede buluşacaksınız?

-Cumhurbaşkanımızın dediği gibi Antalya Körfezi’ne Türkiye’yi hapsetmeye çalışan haritalar ve çalışmaların faydası olmadığını görmek lazım. Bu süreçte yine de tüm kendi hakkımızı KKTC’nin haklarını bir taraftan korurken, güçlüyken bile biraz önce bahsettiğim tüm sorunlarda da aynı şeyi söyleyebiliriz. Kıbrıs’ta da Azerbaycan meselesinde de diğer konularda yine Libya’da dengeleri değiştirmemize rağmen diyoruz ki gelin bu işi beraber çözelim. Bir zenginlik varsa paylaşalım. Sorunları diplomasiyle siyasi yöntemlerle çözelim.

-Sadece Doğu Akdeniz ülkeleri değil, sadece tüm Akdeniz etrafındaki kıyıdaş ülkeler değil, bu bölgede şirketi olan ülkelerin de katılımını biz teklif ettik.Şimdi AB ile bu süreci çalışıyoruz. Sonuçta biz her yoldan gitmesini biliyoruz, sahada ve masada gücümüz var.  Sahada ve masada Libya’da, Doğu Akdeniz’de çok güçlüyüz deyip de tamamını biz istiyoruz yaklaşımı içinde değiliz. Ermenistan topraklarında gözümüz yok. Şimdi bu normalleşme Ermenistan halkının da yararına olacaktır. Dolayısıyla biz hakça paylaşımdan yanayız. Normal olarak da hukuki bakımından da güçlüyüz ve bu gücümüzü önümüzdeki süreçte herkesin yaranına olumlu şekilde kullanmaya devam edeceğiz.

Tam o sırada Maas

Antalya’da bu konuşmalar yapılır, diplomatik çözüm mesajları verilirken Brüksel’de de AB Dışişleri Bakanları toplantısı başlamak üzereydi.

Toplantı öncesi konuşan Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas “Son aylarda Türkiye ile bir diyalog kurabilmek için çok çalıştık. Fakat çok fazla provokasyon oldu ve Türkiye’nin Yunanistan ve Kıbrıs ile yaşadığı gerilimler doğrudan görüşmeleri engelledi” dedi.

Maas “Bu yüzden bunun sonuçlarının neler olabileceğini konuşacağız ve görüşümüzü liderler zirvesine ileteceğiz” ifadelerini kullandı.

Bakanların görüşü yaptırım uygulanması yönünde olursa Perşembe günkü AB liderler zirvesinde bu konu tekrar gündeme gelecek ve nihai kararı AB liderleri alacak.

Liderler Ekim ayındaki zirvede Türkiye’den, Doğu Akdeniz’deki tartışmalı sularda sondaj faaliyetlerine son vermesini talep etmiş, aksi takdirde bunun sonuçları olacağı uyarısında bulunmuştu.