Ak Parti: Pazarlık yok, al-ver süreci yok
04 Mart 2025

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu.

MYK’da Teşkilat Başkanlığı, Kadın Kolları Başkanlığı ve Gençlik Kolları Başkanlığının ramazan ayında yapılacak etkinliklere ilişkin sunum yaptığını ifade eden Çelik, Teşkilat Başkanı Ahmet Büyükgümüş koordinasyonda ülkenin her bölgesinde vatandaşlarla beraber olabilmek için bir eylem planı hazırlandığını aktardı. Çelik, eylem planının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayına sunulduğunu, ramazanın en bereketli şekilde vatandaşlarla geçirileceğini ifade etti.

“Terörsüz Türkiye” hedefine ulaşmak için ortaya çıkan durumla ilgili değerlendirmeleri hassas bir şekilde yaptıklarının altını çizen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bütün bir süreci, çok yakından takip ediyoruz. Terörsüz Türkiye ile ilgili Türkiye içinden, siyasetin kahir ekseriyetinin verdiği mesajlar, dünya açısından anlamlı bir referans kaynağı olmuştur. Türkiye’nin hem kendi içinde Türk-Kürt kardeşliğini hem de Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sünni hepsinin birlikteliğini daha da pekiştirme anlamında iç cepheyi güçlendirme başlığıyla verdiği mesaj, hem bölgede terör örgütlerinin bölge halklarına karşı birtakım emperyalist projeler tarafından kullanılmasını engellemek için terörsüz Türkiye hedefi çerçevesinde ortaya koyduğu yaklaşım ki bunun devamı doğal olarak terörsüz Suriye, terörsüz Irak şeklinde, bütün bir bölgeyi, bütün Orta Doğu’yu kapsayacak bir vizyonun aslında çekirdeğidir. Türkiye açısından bir terör istemediğimiz gibi Irak açısından Suriye açısından, bölgedeki kardeş ülkeler açısından da herhangi bir şekilde terör tehdidi ve terör oluşumlarının istikrarsızlaştırıcı tutumlarını istemediğimizi ve kabul etmediğimizi de bu şekilde ortaya koymuş oluyoruz.”

Bu konuda benimsenen ilkelerin çok açık ve net olduğuna dikkati çeken Çelik, “Silahların terör örgütü tarafından bırakılması, terör örgütünün lağvedilmesi ve tabii ki terör örgütünün Irak ve Suriye’deki bütün unsurlarıyla, uzantılarıyla, şubeleri ile feshedilmesi. Adına ister PKK ister PYD ister YPG densin, ister başka bir şemsiye altında SDG densin bütün bu terör yapılarının bölgenin bir istikrarsızlaştırıcı unsuru olmaktan çıkarılması, bizim buradaki temel yaklaşımımızdır” diye konuştu.

“Bütün bu süreçlerle ilgili çok geniş ve derin bir tecrübemiz var”

Ömer Çelik, öteden beri bütün bölgede, Türkmen, Arap ve Kürtler arasındaki kardeşliğin daha da güçlenmesi için güçlü bir kardeşlik siyaseti ortaya koymaya çalıştıklarını dile getirdi.

Terör örgütlerinin, bölge halkları arasına duvar örmeye çalışan bir takım projelerin aracı olduğunu vurgulayan Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bölgede, Kürt kardeşlerimizin herhangi bir terör örgütü tarafından baskı altına alınmasına karşı çıktığımız gibi aynı zamanda şunu da ifade ettik; herhangi bir devlet ya da o devlete bağlı bazı vekil unsurlar, birtakım vekalet savaşları çerçevesinde herhangi bir şekilde Kürt, Türkmen, Arap, kardeşlerimize, Alevi, Sünni, Dürzi, Nusayri’ye, her kim olursa olsun bölge halklarına silah çekerse Türkiye Cumhuriyeti bunun net bir şekilde karşısında olacaktır dedik ve bu tutumumuzu kararlı bir şekilde sürdürmeye devam ettik.

Bütün bu süreçlerle ilgili olarak çok geniş ve derin bir tecrübemiz var. Ne zaman bölgede, kendi bölgemizde, Irak, Suriye’yi kapsayan yakın bölgemizde, terör örgütlerinin silah bırakması, feshedilmesi, herhangi bir şekilde bölge gerçekliğinin dışına çıkarılmasıyla ilgili bir adım atılmaya kalkılsa bu terör örgütlerinin içinde vekilleri bulunan bazı devletler tarafından sabote edilmeye çalışıldığını geçmişte gördük. Bu bakımdan yine bölgede başka projeler peşinde koşan, örneğin ‘Sykes-Picot’un çerçevesini değiştirelim diyen ama arkasından bölge halklarının aleyhine olacak, bölgedeki insanların zenginliklerine, refahlarına el koyan, onların geleceğini gasbeden, güvenliklerini tehlikeye atan ama bölge halklarının yararına olmayıp birtakım emperyalist projelerin yararına yaklaşımları olan birtakım devletlerin de gerek istihbarat örgütleri vasıtasıyla gerekse birtakım vekil güçler vasıtasıyla bu süreçleri sabote etmeye dönük adımlar attıklarını gördük.”

Çelik, Suriye’de devrim gerçekleştikten sonra ortaya çıkan en çarpıcı haberlerden bir tanesinin bazı devletlerin üslerinde bazı terör örgütlerine ait kıyafetlerin bulunması olduğunu söyledi.

Bütün bu haberlerin sabotaj süreçlerinin nasıl işlediğine dair fikir verdiğini dile getiren Çelik, şunları kaydetti:

“Hem bazı devletlerin hem bazı örgütlerin, vekil güçlerin provokasyon ve siyasi sabotaj girişimlerine karşı azami dikkat gösteriyoruz. Hem siyasi olarak hem de kurumlarımızın dikkati vasıtasıyla. Sayın Cumhurbaşkanı’mız MYK toplantımızın başlangıcında yaptığı konuşmada, terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak için yürütülen çalışmalara gerekli titizlik ve özenin gösterilmesinin altını bir kez daha çizmiştir. Burada kullanılan dilden tutun da bahsettiğim fiziki sabotajlara kadar her türlü konuya son derece dikkat etmek gerekir. Bu konuda geniş ve derin bir tecrübemiz vardır. Geniş ve derin kavramlarının bütün anlamlarını ihtiva eden manada söylüyorum. Bunları takip ediyoruz, yakından izliyoruz.”

“Açık bir dille, şeffaf şekilde ilkeleri ve prensipleri ifade ettik”

Bölgedeki terörün sona ermemesi için terör örgütleri vasıtasıyla hem bölgenin zayıflatılması hem terör örgütlerinin Türkiye’ye karşı kullanılmasından çıkar elde eden bazı devletlerin yapacakları sabotajlara karşı da teyakkuz halinde olduklarını belirten Çelik, “Terörsüz Türkiye” hedefine ulaşılırken açık bir dille, şeffaf şekilde ilkeleri ve prensiplerini ifade ettiklerini dile getirdi.

Çelik, şöyle konuştu:

“Ama Türkiye’nin içinde maalesef doğrudan siyasi yalan diyebileceğimiz, sonuçları itibarıyla siyasi provokasyon olan ama en kötüsü de bölgede terörün sona ermesini istemeyen bir takım devletlerin ve vekil güçlerinin sonuç olarak işine yarayan birtakım yaklaşımların ortaya çıktığını görüyoruz. Biz bunları yalanlıyoruz. Ama bu söylemlerde bulunanların da, siyasi partilerde görevlilerse, siyasetçi olarak daha dikkatli şekilde davranmalarında fayda vardır. Çünkü sonuç olarak verilen herhangi bir taviz yoktur. Ama ‘Terörsüz Türkiye’ hedefine ulaşıldığı zaman Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sünni adı ne olursa olsun, adları farklı olsa da hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bundan hem Türkiye Cumhuriyeti kazanacaktır hem de bölgedeki bütün halklar kazanacaktır. Türkiye’nin içerisinde de kardeşlik siyaseti ve iç cephenin güçlendirilmesi yaklaşımı bundan büyük oranda kazançlı çıkacaktır.”

“Esas olan bütün sorunlarımızın demokrasi ve siyaset yoluyla çözülmesidir”

MYK toplantısına girerken de bazı siyasilerin “Devlet bütün bu süreçlerin karşılığında ne verdi? Hangi tavizi verdi?” gibi açıklamalarını gördüklerini belirten Çelik, “Çok net bir şeydir. Devletin nitelikleri konusunda ve milletimizin değerleri konusunda herhangi bir pazarlık süreci yoktur, herhangi bir al ver süreci yoktur. Devletimizin nitelikleri ve milletimizin değerleri, bütün vatandaşlarımızı, kendisine Türk, Kürt, Arap, Türkmen, Alevi, Sünni desin, bütün vatandaşlarımızı kapsayacak yüksek bir birikime sahiptir. Esas olan bütün sorunlarımızın demokrasi ve siyaset yoluyla çözülmesidir.” diye konuştu.

Çelik, sorunların ortaya çıkmasının toplumsal hayattaki sebebinin az demokrasi olduğuna işaret ederek, sorunların çözümünün daha çok demokrasi, siyasetin işlem gücünün daha yükseltilmesi, sivil siyasetin daha pekiştirilmesi yoluyla gerçekleşeceğini söyledi.

“Şehit ailelerimizi, gazilerimizi incitecek hiçbir adım ortaya çıkmayacak”

Bazı çevrelerin şehit ailelerine dönük olarak yanlış söylemler kullandığına dikkati çeken Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk iftarını her zaman olduğu gibi şehit aileleri ve gazilerle yaptığını hatırlattı.

AK Parti Sözcüsü Çelik, şunları kaydetti:

“Biz şunun bilincindeyiz, şehitlerimizin ve gazilerimizin fedakarlığının bu dünyada bir karşılığı yoktur. Ramazan ayında Cenab-ı Allah’tan da şehitlerimizi en büyük mükafatlarla mükafatlandırmasını niyaz ediyoruz. Şehitlerimiz, bizler hür yaşayalım, vatanımız bölünmesin, ülkemiz birliğini, dirliğini korusun diye bu fedakarlığı yaptılar. Biz bu fedakarlığın farkındayız. Bunu başımızın, omuzlarımızın üzerinde taşıyoruz. Şehitlerimizin bu vatan bölünmesin diye bu ülkede birlik, dirlik içerisinde hür ve bağımsız şekilde yaşayalım diye bize bıraktığı bu emanete yani vatanımızın hür ve bağımsız olmasına birliğimizin ve dirliğimizin korunmasına ülkemizin, milletimizin, devletimizin geleceğe en sağlam adımlarla yürümesine sonuna kadar sahip çıkacağız. Bu ilkeler çerçevesinde şehit ailelerimizi ve gazilerimizi incitecek hiçbir adımın ortaya çıkmayacağını net bir şekilde ifade etmek isterim.”

Birtakım düzenlemelerin ve çalışmaların yapılacağı şeklinde çeşitli tartışmaların çıktığına değinen Çelik, “Tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak” ilkesinin kendileri için her zaman yol gösterici olduğunu söyledi. Bunların Türk’ün, Kürt’ün, Arap’ın, Çerkez’in, Laz’ın, Alevi’nin, Sünni’nin de geleceği olduğunu dile getiren Çelik, Türkiye Cumhuriyeti’nin herkesin çatısı olduğunu ifade etti.

Çelik, bu birliği ve dirliği koruma çerçevesinde tarih bilincine, coğrafya şuuruna ve bunun getirdiği büyük birikime güvenerek bütün bu yolları yürüdüklerini belirtti.

“Aramıza fitne sokmaya çalışanların yapmaya çalıştığı düşmanlık, hepimizi hedef almaktadır”

Türkiye’de demokrasinin milletten uzaklaştırılması, darbeler vasıtasıyla demokrasinin sakatlanması karşısında eksik demokrasi ve yanlış devlet uygulamalarıyla vatandaşların en temel hak ve hürriyetlerinin üzerine baskılar kurulduğuna, büyük acılar yaşandığına işaret eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Genç kızların kılık kıyafetleriyle okula girememesinden, annelerin çocuklarıyla ana dilinde konuşamamasına ve oluşturulmaya çalışılan mezhepsel ayrımlara kadar tüm bunların arka planında hem birtakım dış projelerin hem de içeride gerçekleştirilen faşistçe, tek yönlü milletinden demokrasiyi, hukuku esirgeyen, milletinin kardeşlik, birlik içerisinde olmasını istemeyen birtakım yaklaşımların da bu sonuçları doğurduğunu net bir şekilde görüyoruz. Onun için kardeşlik siyasetimizden vazgeçmeyeceğiz. Tarih bilincimiz bize Alevi ile Sünni’nin birlikteliğinin, Türk ve Kürt’ün birlikteliğinin ve diğer bütün kendisine başka isimlerle adlandıran vatandaşlarımızın birlikteliğinin her zaman birlik, kardeşlik içinde yaşamayı ve bölge haklarına dönük olarak da doğru bir kardeşlik siyaseti üretmeyi mümkün kıldığını göstermiştir. Bunu kim istemez? Bunu Türkiye’nin düşmanları istemez. O açıdan baktığımızda, Türk’ün, Kürt’ün, Alevi’nin, Sünni’nin düşmanı istemez. Yani aramıza fitne sokmaya çalışanların yapmaya çalıştığı düşmanlık, hepimizi hedef almaktadır.”

Demokrasi ve kardeşliğin, yağmur ve güneş gibi olduğunu ifade eden Çelik, yağmurun herkesi bereketlendirdiğini, güneşin herkesi ısıttığını söyledi. Çelik, bu yaklaşımla yüksek demokrasi standartlarıyla çözemeyecekleri bir mesele bulunmadığını kaydetti.

AK Parti Sözcüsü Çelik, bunun önünde engel olanların bir takım emperyalist projeleri hayata geçirmeye çalışanlar olduğunu, bunlara direneceklerini belirterek, “Yine terörün varlığı bunun önünde engeldir. Bugün de silahların bırakılması ve terör örgütünün lağvedilmesi vasıtasıyla bu sonuca hep beraber ulaşacağız. Tabi ki tecrübemiz yüksektir diyorum. Burada sabotajlara karşı, birtakım sözlerin verilip tutulmamasına karşı, terörün devam etmesinden nemalanmaya çalışanlara karşı dikkatimizi koruyacağız.” diye konuştu.

ÇOK OKUNANLAR